Hep yalnız yürüdük, bir mahalleye kulak kesilmişken diğerine sağır kaldık. Tam da böyle olduğu için sırtımızdan sopa eksik kalmadı. Zulüm bizdense biz biz değiliz diyemediğimiz için zulme uğradık. Sopa bir yere inerken, orası bize ait değilse üç maymunu oynadık ve sopa kafamızı dağıttı. Artık buna son vermenin vakti gelmedi mi? Gelin canlar bir olalım zalime beraber kafa tutalım demenin, sesimize ses katmanın zamanı gelmedi mi?
Kadına uzanan eli, çocuğa uzanan kötü yüreği neden sadece kadınlar, neden sadece çocuğun anne ve babası kırsın ki? Emeğin sırtına yapışmış keneleri neden sadece emekçiler atsın? Madenlerle delik deşik olmuş toprağı, ormanı, börtü böceği tarumar edenlere karşı neden sadece doğa korumacılar set olsun. Hayvana uzanan ölümcül eli neden sadece hayvan aktivisitleri büksün?
Zalim dokunurken, başı açık ya da başı kapalı demiyor, solcu ya da liberal demiyor. Kadın erkek, fabrika ya da büro işçisi ayrımı yapmıyor, emekliyi de eziyor öğrenciyi de, LGBT’yi de eziyor göçmeni de, ağaç ya da hayvanı da katlediyor insanı da. O koca eli hepimizin suratında patlayan şamar oluyor. Üstelik bunu da biz kompartımanlar bölünmüş, kendi içimiz dönüp kendi davamıza odaklandığımız için yapabiliyor.
Eli Beraber Bükmenin Zamanı Geldi
Artık buna dur demenin, o eli hep beraber bükmenin zamanı gelmedi mi? Kürt ya da alevi, Sünni ya da ateist, ermeni yahut Yahudi fark etmiyor, zalim hepimize herkese dokunuyor. Hepimizi tornadan çıkmış gibi bir örnek yapmak için herkese saldırıyor. Akbelen’de kapıya dayanan Jandarma hep beraber olsak o ormanı yok edebilir miydi, hep beraber dayansaydık barikatlara o barikatlar darmadağını olmaz mıydı, 1 Mayısta kurulan barikat herkes birlikte dayansa parçalanmaz mıydı?
Artık yolumuzu yalnız yürümekten vazgeçmenin, kendi mahallemizden çıkıp komşu mahallelere de uğramanın zamanıdır. Sesimize ses katıp hep beraber ses yükseltmenin, yükselen gür sesimizle bağırıp zalimin kulağını sağır etmenin vaktidir.
Sinsi Bir Kampanya Örgütlendi
Hayvanları kapatıp orada öldürmek istiyorlar, aylardır tıpkı mültecilere yaptıkları gibi sinsi bir kampanya örgütlediler, saldırı bir iken onlar 1o gösterdiler, sahte videolar ile çocuklarımızı parçalayıp yiyen vahşi canavarlar gibi gösterildi o masum canlar. Sokakta yakılırken, tecavüze uğrarken, işkenceyle inim inim inlerken köpekler düşman değildi, ama köpekler artık bu zalimler yüzünden hepimize düşman kesildi. Bu zalim işkencecilerin soluğunu kesecek, o masumlara dokunduğuna pişman edecek cezalar istedik ama yapmadılar. Kısırlaştırın nüfusları azalsın, aç bırakmayın bakılsınlar, kötü davranmayın koruyun onları dedik bizi dinlemediler. Ve şimdi bu canlar çeteleşerek kendilerini korumak istiyorlar.
Gaziantep’te saldırıya uğrayan çocuk hepimizin çocuğu bundan dolayı çok üzgünüz, ama inanın çözüm bu canları yok etmek değil. Onları yaşatalım ki tüm hayat ışısın bir güneş gibi. Ve gelin bir daha hiçbir çocuğumuz ısırılmasın diye beraber çözüm üretelim. Çarelerimiz var, bu konuyu araştırdık ve öldürmenin olduğu gibi hem yaşatmanın hem güvenli sokaklar yaratmanın çaresini bulmuş modeller var yeter ki işkencecilere, köpeklere yaptıkları işkenceleri yarın çocuklarımıza yapacak olan ruh hastası canilere taviz vermek ve zulmü önlenemez bir şekilde devleştirmek yerine bize kulak verilsin.
Yoksula ve Hayvana Para Yok
İstedikleri yere para bulanlar, yoksullara emeklilere sırt döndükleri gibi sokaktakilere da para ayırmayıp onları öldüre öldüre nüfuslarını azaltacak. Üstelik bunu da Müslümanım diyenler yapıyor oysaki İslam’ın peygamberi yerdekilere “merhamet etmeyenlere gökteki de merhamet etmez” diyerek hayvanlara zulmetmeyi yasakladı. Ecdad ecdad diyorlar ama o ecdad sokaktaki köpekler, kediler, kuşlar beslensin diye vakıf kurdu, merhameti mimariye dokuyup kuş evleri yaptı. Anadolu insanımız bir vakitler bu da kurdun kuşun hakkıdır deyip aç kalan yaban hayatına kol kanat gerdiler. Merhametin destanını yazdı bu topraklar. Ama bunlar ne Müslüman ne Osmanlı, bunlar yalanın, talanın, örgütlü cinayetlerin başımıza cellat kesilmiş haliler. “Öteki “ilan ettiklerini katleden bunların zihniyetiydi, gâvursuz memleket olmaz deyip Ermeni’ye kol kanat geren zaro ağalar ise Müslümandı, Osmanlıydı. Bunlar kendi talanları için dini kullanıyor geçmişimizi işlerine geldiği gibi değiştiriyorlar. Bu sahtekârlıklara kanmayalım. Ve bilin ki köpekler bahane amaç sokakta terör estirenlerin elini serbest bırakmak. Köpekleri katledince iş bitmeyecek, yarın bahçemizdeki köpeği de isteyecekler, kedileri, kuşları ağaçları da yok edecekler. Ve sonra sıra yaşlıya gelecek, sıra sokakta yaşayan çocuklara gelecek, engelliye gelecek zayıf olana gelecek. Ki köpeklere tecavüz edenler ile engelliye çökenler aynı kişiler. Bunlara taviz verilirse herkese çökecekler.
Köpeklerin Katlini İsteyenler Onlara İşkence Edenler
Köpekler katledilsin diyenlerle köpeklere tecavüz edenler, onları yakanlar, onları diri diri kesenler, ağızlarında torpil patlatanlar aynı örgütlü mafyatik çeteler, bu zalimlere seçim kaybetmenin paniği içinde taviz verenler yarın katilleri, hırsızları, çocuk tecavüzcülerini de salıp hayatımızı daha da çekilmez kılacaklar.
Kısacası siyasi ve ekonomik bir rant için hayatımızı daha da zehir etmek istiyorlar. Peki, buna izin verecek miyiz? Bunca yıldır çektirdikleri acılar yetmedi mi.
Cumartesi anneleri inim inliyor çocuklarının mezarı olsun istiyor ama dayak buldular. Köpekleri öldürenlerin yarın bu annelerin diğer çocuklarını da öldürmeyeceğinin garantisi yok. Ne de olsa onların çocuklarını asit kuyularına atanlarla kol kolalar
Köpekler sarı öküz, onları verdik mi başka zulümlerde peşi sıra sökün edip gelecek ki şu anda trans cinayetleri, kadınları öldürenlere tavizler verildi ve ne tesadüftür ki köpekler öldürülsün diyenler Alevileri de susturmak istiyor, Kürtler katledilsin istiyor, kadınlara hayatı zehir etsin istiyorlar, çocuklarımızın kâbusları olacak güya dini eğitim adı altında pusmuş hak aramaktan yoksun bir nesil isteyenler, Filistin için yürüyen gençleri dövenleri alkışlayanlar, nöbet tutan doktorlara saldıranları destekleyenler, hakları için ses yükselten asansörlerde ölen yurtlardaki öğrencilere reva görülenlere onay verenler, emeği için yürüyenlere saldırılmasını doğru bulanlar hâsılı zulmün bin bir çeşidini halılılarına nakşedenler şimdi de köpekleri öldürmek istiyorlar ve bunun sonu gelmeyecek, tam da bu nedenle sarı öküzü vermeyelim.
Niyet Çözmek İse Biz Varız
Biz amaç çözüm ise çözüme varız dedik, yıllardır nüfusu kontrol edin dedik ama yapmadılar belediyeler sorumluluktan kaçtılar. Sokaktaki canları doyurun, sokakları işkence edenlere karşı köpekleri kediler için güvenli kılın dedik, hayvanlara zulmetmeyin zulme set olun dedik ama bizi dinlemediler, bunun sonu kötü olur sonra bu hayvanlar tüm insanlardan nefret eder dedik kulaklarını kapadılar. Ve şimdi görevini yapmayanlar para yok deyip köpekleri katletmek istiyor. Yüreği olan, vicdanı olan herkes bu kötülüğe ses çıkarmalı, birlikte kenetlenmeliyiz bunu yapalım ki sırada bekleyen diğer zulümler oldukları yerden sökün etmesinler.
Bu, sadece hayvan aktivistlerinin zayıf omuzlarına yüklenecek ağır bir yük değil. Gelin omuzumuza omuz verin, verin ki yarın da size omuz verilebilsin. Artık anlayalım kurtuluş yok tek başına ya hep beraberiz, ya birlikte yok olacağız. Hayvanların üzerine düşen zulüm gölgesini defetmez isek o zulüm bir anafor olup hepimizi içine çekecek.
Aktivistler Beşiktaş’ta, uğrarsanız beraber yudumlayacağınız sevgi ve dayanışma sıcaklığında merhamet ile demlenmiş çayları var. İnsan olduğumuzu, merhamet duygusuna sahip olduğumuzu, bir vicdan taşıdığımızı bu zalimlere hep beraber gösterme vakti. Bugün bize yaslanan omuz yarın herkese yaslanacak. Zulme karşı verilen mücadele bir çığ gibi büyüyecek. Biz beraber iken güçlüyüz, yalnızken ise güçsüzüz ve o zaman hepimizi rahatlıkla dövebiliyorlar. Beraber olalım ki tüm zulümlere, tüm kötülüklere set olalım. Zulmün örgütlenmiş hali bizi korkutmak yerine kendisi korkudan titresin.
Bir daha söyleyelim kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiç birimiz.