Bir avuç insanın kar hırsı, milyonlarca yıllık doğa mirasına ve insanlık tarihine göz dikmiş durumda. Bu kez adres Zonguldak. Alaplı ve Devrek ilçelerinde Mavera Madencilik’in maden arama ruhsatı almasıyla, bölgenin eşsiz doğal ve tarihi zenginlikleri tehlike altında. Ancak bölge halkı, tarihi ormanlarına ve yaşam alanlarına sahip çıkmakta kararlı.
Tarihi Ormanlar İçinden Tarih Çıktı
Alaplı’da ruhsat verilen maden sahasında tam üç arkeolojik sit alanı ve bir doğal tabiat alanı bulunuyor. Bu alanlar sadece ağaçlardan ve derelerden oluşmuyor; aynı zamanda geçmiş medeniyetlerin izlerini taşıyor. İçlerinde koruma altında bir mağara ve DSİ’nin yaptığı içme suyu barajı da var. Bu bölgeler, sadece yerel halk için değil, tüm insanlık için değerli birer miras.
Devrek’te de durum farksız. Su ürünleri islah alanı olan ve orman içindeki derelerden içme suyu sağlanan bu bölgede İl Özel İdaresi ve DSİ’nin projeleri sürmekte. Ancak şimdi bu doğal dengeyi bozacak bir maden arama tehdidi var.
Halk Ayakta: Tarih ve Gelecek İçin Mücadele
Bölge halkı ve çevre köylerden muhtarlar, maden ruhsatının iptali ve yürürlüğün durdurulması için dava açtı. Avukatlar Yakup Okumuşoğlu ve Mine Yılmaz’ın desteğiyle başlayan bu mücadele, doğayı ve tarihi mirası savunan herkesin ortak davası haline geldi. Köylüler, maden ruhsatının skandal niteliğinde olduğunu ve bunun devletin maden şirketlerine verdiği desteğin açık bir göstergesi olduğunu söylüyor.
Ortak Miras Tehlikede
Zonguldak’ın bu tarihi ormanları, 1. ve 3. derece arkeolojik sit alanı olarak tescillenmiş durumda. Ancak bu durum, ne yazık ki maden şirketlerinin iştahını kabartmış görünüyor. Kayıtlı kültür varlıkları ve doğal tabiat alanlarının Zonguldak’ın resmi kültür varlıkları listesinde yer almaması ise ayrı bir skandal. Halk, devlet kurumlarının bu alanlar için neden itirazda bulunmadığını sorguluyor.
Köylülerden Açık Mesaj: “Bu Miras Hepimizin”
Fındıklı, Belen, Kocaman, Mekekler ve diğer köylerin sakinleri, bu mücadeleyi sadece kendi yaşam alanları için değil, tüm insanlık adına verdiklerini belirtiyor. Bir köylünün sözleri her şeyi özetliyor:
“Bu ormanlar bizim değil, geçmişten bugüne biriken tarih ve doğa mirasının emanetçisiyiz. Bugün bu mirası yok edersek, yarın çocuklarımıza ne bırakacağız?”