Mersin’in Silifke ilçesinde, erkek şiddeti bir kez daha iki can aldı. Boşanma aşamasında olduğu eşi Ayşe Gökten’i ve onun ağabeyi Resul Gedik’i av tüfeğiyle katleden Veysel Gökten, erkek egemen şiddet kültürünün kanlı bir yüzü olarak karşımıza çıktı. Bu vahşet, Türkiye’de kadın cinayetlerinin geldiği korkunç boyutları ve patriyarkanın yarattığı sistematik sorunları bir kez daha gözler önüne serdi.
Demircili Mahallesi’nde 20.30 sıralarında gerçekleşen olayda, Veysel Gökten, konuşma bahanesiyle Ayşe Gökten’in geçici olarak sığındığı ağabeyi Resul Gedik’in evine gitti. Tartışmanın ardından yanında getirdiği av tüfeğiyle eşini ve kayınbiraderini hedef aldı. Katil, saldırıdan sonra kaçarken, mahallelilerin ihbarı üzerine olay yerine jandarma ve sağlık ekipleri sevk edildi. Sağlık ekipleri, Ayşe Gökten ve Resul Gedik’in yaşamını yitirdiğini tespit etti. Katil Veysel Gökten, kısa süre sonra yakalanarak gözaltına alındı.
Bir Kadın Daha Erkek Şiddetine Kurban Verildi
Ayşe Gökten’in hikayesi, bireysel bir trajedi olmanın çok ötesinde. Boşanma sürecindeki kadınların hayatta kalma mücadelesi, Türkiye’deki adalet sistemi ve toplumsal cinsiyet eşitsizliği nedeniyle sık sık kanla son buluyor. Erkek egemen yargı mekanizmaları, kadınların yaşam hakkını koruyamıyor; bunun yerine şiddeti teşvik eden cezasızlık kültürünü yeniden üretiyor.
Ayşe Gökten’in öldürülmesi, kadınların şiddet gördüklerinde “güvenli bir yere sığınma” şansının ne kadar sınırlı olduğunu da gösteriyor. Sığınma evlerinin yetersizliği ve aileye dönmeye zorlanma, kadınların sistematik olarak şiddet sarmalına itilmesine neden oluyor