Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze’de işlenen savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında tutuklama emri çıkardı. Bu karar, UCM’ye taraf olan ülkelerde Netanyahu ve Gallant’ın tutuklanarak Lahey’e teslim edilmesi gerektiği anlamına geliyor. Karar, savaş suçlarına karşı uluslararası adaletin sağlanması yönünde bir adım olarak tarihe geçti.
Uluslararası Tepkiler: Destek ve Karşıtlık Çatışması
UCM’nin kararı dünya genelinde farklı tepkilerle karşılandı. Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler Temsilcisi Josep Borrell, kararın uygulanması gerektiğini belirterek, “Mahkemenin bağımsızlığına saygı duyulmalı ve tüm taraf ülkeler bu kararı yerine getirmeli” dedi. Hollanda, Netanyahu’nun ülkeye gelmesi durumunda tutuklanacağını duyururken, Belçika ve İrlanda gibi ülkeler de karara tam destek verdi. Güney Afrika ise UCM’nin kararını memnuniyetle karşıladığını açıkladı.
Kolombiya Cumhurbaşkanı Gustavo Petro ise sert bir açıklama yaparak, Netanyahu’yu “soykırımcı” olarak nitelendirdi ve mahkeme kararının uygulanmasını talep etti. Buna karşın ABD ve Arjantin gibi ülkeler, kararı reddederek İsrail’in “meşru savunma hakkının” göz ardı edildiğini öne sürdü. Beyaz Saray, mahkemenin İsrail’e yönelik yargılama yetkisini tanımadığını belirterek karara tepki gösterdi.
Fransa ve Almanya’nın Tutumu Belirsiz
Fransa, Netanyahu hakkında tutuklama emrini uygulayıp uygulamayacağı konusunda net bir pozisyon almazken, Almanya’da bazı parlamenterler kararı destekledi. Fransa’nın ihtiyatlı tavrı, uluslararası kamuoyunda eleştirilerin hedefi oldu. Fransız yetkililer, kararın hukuki boyutlarının daha fazla değerlendirilmesi gerektiğini savundu.
Savaş Suçlarına Karşı Cezasızlık Son Bulacak mı?
Bu karar, UCM’nin savaş suçlarına karşı uluslararası hukukta bir dönüm noktası olabileceğini gösteriyor. Ancak kararın uygulanması, uluslararası siyasetin karmaşık dengelerine ve ülkelerin mahkeme kararına bağlılıklarına bağlı. Anarşist perspektiften bakıldığında, bu durum devletlerarası adalet mekanizmalarının ne kadar işlevsel olduğu kadar, onların ne derece bağımsız ve tarafsız olduğunun da sorgulanmasını gerektiriyor.
UCM’nin Netanyahu ve Gallant hakkında çıkardığı bu karar, yalnızca İsrail’i değil, savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar işleyen tüm devlet liderlerini hesap verebilir hale getirme potansiyeline sahip. Ancak bu potansiyelin gerçekleşip gerçekleşmeyeceği, uluslararası toplumun kararlı ve tutarlı duruşuna bağlı. Dünya, şimdi bu tarihi kararın nasıl bir sonuca ulaşacağını merakla izliyor.