Taksim Dayanışması, Gezi Parkı direnişinin 11’inci yıldönümü dolayısıyla Karaköy’de bulunan Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) binasında basın toplantısı gerçekleştirdi. Toplantıya Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti), Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Türk Tabipler Birliği (TBB), Devrimci İşçi Sendikalar Konfederasyonu (DİSK) ile çok sayıda sivil toplum kuruluşu, meslek örgütü ve siyasi parti temsilcileri katıldı. Toplantıda basın metnini Mimar Mücella Yapıcı okudu. “11 yıl önce bugün ülkemiz tarihinin en demokratik, en katılımcı, en barışçı, en feminist, en adaletli, en ekolojist, en genç, en renkli ve en mücadeleci halk hareketi, dünyadaki ve ülkemizdeki adaletsizliklere karşı Gezi Parkı’nda buluştu” sözleriyle başlayan Mücella, Türkiye de siyasal, toplumsal ve kültürel tarihinde silinemeyecek kadar derin bir iz bıraktıklarını ifade etti. Mücella, “Meydanları dolduran milyonların direnişi tüm renkleriyle dirençliliği, kararlılığı, çok sesli bir ezgiyi, yeryüzü sofrasında sıcak bir paylaşımı, kardeşleşmeyi, umudu simgeledi. Tüm bu gerçekliğin karşısında Gezi direnişini darbeyle, terörle ilişkilendirmek akılla, mantıkla, hukukla ve vicdanla izah edilemez. Bilinmelidir ki, Gezi davası ve benzeri tüm siyasi davalarda ‘adalet’ mekanizmasını iktidarın siyasi emellerinin aracı haline getirmiş olmak ülkemize yapılan en büyük kötülüklerden biridir” dedi.
‘Bu Utançtan Kurtulmanın Yolu Suskunluğu Bozmak’
Gezi davasında 7 yıldır tutsak edilen Osman Kavala için verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ve diğer tutsaklara dikkat çeken Mücella, “2 yıldır hukuksuzca hapsedilen Can Atalay, Tayfun Kahraman, Çiğdem Mater ve Mine Özerden için verilen 18’er yıllık hapis cezaları onanmış durumda” diyerek, buna sessiz kalanların ve hukuksal kumpası kuranlardan bir farkı olmadığını vurguladı. “Arkadaşlarımıza yaşatılan bu uzun tutukluluğun siyasi, hukuki ve insani sorumluluğundan hiç kimse kendini vareste tutamaz” diyen Mücella, “Sadece sizlerin değil, çocuklarınızın da geleceğini bağlayacak bu utanç dolu siyaseti yürütmekten veya buna karşı büründüğünüz sessizlikten vazgeçin! Bu utançtan kurtulmanın yolu topluma yaşatılan hukuksuzluk, haksızlık ve mağduriyetler karşısında ses çıkarmak, itiraz etmek, suskunluğu bozmaktır. Bu durum herkes için geçerlidir. Televizyon ve gazetelerde her gün etik, hukuk, hakkaniyet dersi veren gazeteci ve televizyonculara, demokrasinin bir bileşeni olduklarını iddia eden tüm sendikalara, meslek örgütlerine, derneklere, vakıflara, ülke yönetme iddiasındaki tüm siyasi partilere, sosyalist, muhafazakâr, sosyal demokrat veya liberal bütün kişi, kurum ve kuruluşlara seslenmek istiyoruz” sözlerine yer verdi.
‘Adalet Duygusunun Yok Edildiği Bir Ülkenin Geleceği Olur Mu?’
Mücella son olarak şöyle konuştu: “Gezi Davası’nda yaşatılan bu haksızlığın son bulması için ses verin! Sessiz kalmak, görmezden gelmek bu haksızlığa, adaletsizliğe ortak olmaktır. Talebimiz kısa, net ve somuttur. Sermayeden ve iktidardan yana olan dünya düzeninde mücadele etmenin haklı ve meşru olduğunu yıllardır söylüyoruz. Büyük şairin tabiriyle ölümün adil olması için hayatın da adil olması gerekir. Adalet duygusunun yok edildiği bir ülkenin geleceği olur mu? Anayasa Mahkemesi kararlarının uygulanmadığı, hatta verdiği kararlar iktidarın işine gelmediği için kapatılmasının en yetkili kanallardan dillendirildiği bir ülkede demokrasiden söz edilebilir mi? Gezi direnişi bu ülkenin dünü değil geleceğidir. Eşitlik, özgürlük, adalet ve demokrasi için sönmeyecek bir umut olmaya devam edecek.” Toplantı alkışlarla son buldu. (JİNNEWS)