ABD’deki Şeytan Tapınağı’nın kilise olarak ilan edilmesiyle manşetlere çıkmasından ve panik dalgası yaratmasından beş yıl sonra, nüfusunun yarısının Katolik olduğu muhafazakâr bir ülke olan Şili’de benzer bir örgüt, hükümetten kendilerini yasal olarak dini bir dernek olarak tanımasını istiyor.
Akademisyenler, inananlar ve bölge sakinleri, Katolikliğin uzun süredir devam eden geleneğinin kamuoyundaki tartışmalarda öncü rol oynadığı Şili’nin, yıllar içinde Katolik kilisesi içinde yaşanan çok sayıda cinsel taciz skandalının ortaya çıkmasının ardından bir inanç krizi yaşadığını belirtiyor.
Şili Üniversitesi Yahudilik Çalışmaları Merkezi’nde profesör olan Luis Bahamondes, “Bu tür örgütler artık daha önce neredeyse imkânsız olan şeylere meydan okumak için daha fazla desteğe sahip olduklarını hissediyorlar” dedi. Ve bunun nedeni, “çok yakın zamana kadar, Katolik Kilisesi benzeri görülmemiş bir güce sahipti. Her şey hakkında bir fikri vardı: siyaset, ekonomi, jeopolitik, cinsellik ve eğitim.”
The Temple of Satan: Satanists and Luciferians of Chile, ismine rağmen kurban kesmiyor veya cemaatinden şeytana tapmasını istemiyor. 100 üyesi arasında, örgütte ahlaki normlara, dogmalara ve dini dayatmalara meydan okumanın bir yolunu bulan halkla ilişkilerciler, itfaiyeciler, polis memurları, avukatlar ve psikologlar var.
Satanist terimini benimsemelerine rağmen, Şeytan’a tapınmıyorlar veya inanmak zorunda değiller. Bunun yerine, akılcılığa, bireyselciliğe, zevke ve sıradan hayata önem veriyorlar. Tanrılardan ziyade insanlığı övüyorlar.
Sizin Adınıza Karar Veren Bir Tanrı Yok
Grubun sözcüsü Haborym, Santiago Genel Mezarlığı’ndaki mezarlar ve türbeler arasında yaptığı yürüyüş sırasında, “Şimdiki zamanınızın ve geleceğinizin sahibi sizsiniz, sizin adınıza karar veren bir Tanrı yok,” dedi. Şeytan figürünün tamamen sembolik olduğunu ve ritüellerinin “duyguları ortaya çıkarmak ve rasyonel aklı bir kenara bırakmak için” gerçekleştirildiğini belirtiyor.
Haborym ve Şili’deki Şeytan Tapınağı’nın diğer üyeleri, özellikle birçoğunun kamuya açık işlerde çalışması ve artan tehditler nedeniyle gerçek isimlerinin kullanılmaması şartıyla konuştular.
“Rosemary’s Baby” gibi Hollywood filmleri ve “True Detective” gibi TV dizileri, Satanistlerin kurban etme, kötülük, acı ve ölümle bağlantılı olduğu fikrini yansıtmaya yardımcı olurken, Şili’deki Temple of Satan gibi modern gruplar hayvan istismarına şiddetle karşı çıkıyor, sabıkalı kişilerin üye olmasını yasaklıyor, zevki bir günahtan ziyade bir hayat tarzı olarak görüyor ve sorulmadıkça fikirlerini ifade etmiyorlar.
Üyeler kabul edildikten sonra, Tapınak içinde ve diğer ortaklar arasında kendilerini tanıtacakları yeni bir isim (genellikle bir iblis veya düşmüş melek) seçebilirler.
İlgi Büyük
Haborym, 2021’de kurulan Şili’nin Şeytan Tapınağı’nın 100 üyesi olduğunu ve son birkaç haftada 400’den fazla kişinin katılmak için başvuruda bulunduğunu söyledi. İlgi, grubun ülkenin Adalet Bakanlığı’ndan kendisini dini bir dernek olarak yasal olarak tanımasını resmen talep ettiği Temmuz ayının sonunda arttı.
Haborym, “İnsanların Şeytan adına cinayet işlemesini istemiyoruz” dedi. Şili’deki Şeytan Tapınağı’na katılmak için başvuranlardan, bir form doldurmaları, sabıka kaydı olmadıklarını kanıtlamaları, özel bir komisyon tarafından mülakata alınmaları ve son olarak bir psikolog tarafından değerlendirilmeleri gibi uzun bir süreçten geçmeleri isteniyor.
Kiliseye son zamanlarda yoğun ilgi olması üzerine Şili’deki Katolik, Anglikan, Yahudi ve Evanjelist kiliselerinin liderleri ortak bir açıklamada, “Şeytancılığın tarihi iyi bilinmektedir ve sıklıkla trajedilere neden olmuştur” dedi.
Anton Szandor LaVey tarafından 1966’da kurulan Şeytan Kilisesi’nin adımlarını izleyen modern Satanistler, göksel veya doğaüstü varlıklardan ziyade şüpheciliği ve mantığı övüyorlar. Takipçileri kendi inançlarını, ayinlerini ve ruhsal uygulamalarını formüle etmekte özgürdürler.
Çoğu Ateist Ya da Büyüye İnanıyorlar
Kendini Satanist ve Luciferci olarak tanımlayanların çoğu ateist, diğerleri ise cadılığı benimsiyor veya büyünün gücüne inanıyor.
Dört yıl önce Yahudiliği terk eden ve bir yıl sonra Şili Şeytan Tapınağı’nı kuran Azazel, “Varoluşumuza ve gerçekliğimize anlam kazandıran hem akademik hem de ezoterik bazı temellerin olduğunu kabul ediyoruz” dedi.
Tıpkı Azazel gibi, diğerleri de geleneksel dinlerden duydukları hayal kırıklığı nedeniyle Şeytan Tapınağı’na yöneldiler. Yeni cemaat üyeleri arasında sadece okültistler ve ezoterikçiler değil, aynı zamanda Katolikler, Yahudiler, Protestanlar ve Evanjelikler de yer alıyor.
Yehova’nın Şahitleri ailesinde doğup büyüyen bir diş hekimliği öğrencisi olan Kali Ma. “Satanizm ‘de çözümler veya mutlak gerçekler yoktur. Kendi tanrınızı kendiniz yaratırsınız ve kendi inanç biçimini kendiniz oluşturursunuz. İkisini karşılaştırırsak, Yehova’nın Şahitleri klasik bir tarikattır, Belirli şeyleri yapmanıza izin vermezler, size nasıl giyineceğinizi, ne yapacağınızı, nasıl davranacağınızı, sakal bırakıp bırakmayacağınızı söylerler.” Diyerek bu inanca neden ilgi duyduğunu onu cazip kılanın ne olduğunu da tarif ediyor.
Şili hükümetinin Şeytan Tapınağı’nı meşru bir dini dernek olarak tanıyıp tanımayacağı henüz belli değil; ancak varlığı, yakın zamana kadar bu muhafazakâr toplumda düşünülemez olan bir tartışmanın başlamasına yardımcı oldu.
Haborym, ” Tanınmayı talep etmek, Şeytani estetiğin övdüğü her şeyin nihai ifadesidir: Statükoya başkaldırı ve köklü geleneklerle bağları koparmak anlamına geliyor. Dini bir varlık olarak bizden istenen her şeye uyuyoruz,” diyor. “Bu yüzden tartışmalı bir figür olmamızın ötesinde bizi reddetmek için hiçbir neden olmaz.” (Ajans Press-AP)