Devletin denetim ve sansür aygıtlarından biri olan RTÜK, 30 yıldır özgür seslerin yankılandığı Açık Radyo’nun karasal yayın lisansını iptal ederek bir kez daha gerçeği boğma çabalarını sürdürüyor. Bu karar, devletin “çok seslilik” diye pazarladığı fakat yalnızca kendi doğrularını dayattığı çürük sistemin bir yansıması. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin açıklaması da tam bu noktada duruyor: “Yurttaşın bilgiye erişim hakkı engelleniyor!” Evet, çünkü devletin doğası budur; düşüncenin, gerçeğin, eleştirinin en büyük düşmanı, yani sansürün kaynağıdır.
RTÜK: Devletin Yalanını Yayma Aracı
RTÜK’ün görevi nedir? Halkın haber alma hakkını, toplumsal çok sesliliği korumak mı? Elbette ki hayır. RTÜK, iktidarın ağzından çıkan yalanları, propagandayı yaymaya hizmet eden, devleti eleştiren her sesi boğmayı amaçlayan bir sansür mekanizmasından başka bir şey değildir. Açık Radyo’nun 30 yıllık yayın hayatına son vermek, onların düzenini rahatsız eden bir başka eleştirel sesi daha susturmaktan ibarettir.
Evrensel gazetecilik ilkelerinden bahsediliyor ama bu ilkeler devletin umursadığı şeyler değildir. Bu, yalnızca baskının ve otoritenin görünür hale geldiği bir başka saldırıdır. Anayasa’ya aykırı diyorlar, ama neye yarar? Anayasa, zaten devletin çıkarlarını korumak için şekillendirilmiş bir metindir. RTÜK’ün kararları, hukukun kimin çıkarına işlediğinin apaçık bir göstergesidir. Onların hukuku bizim özgürlüğümüzü değil, onların iktidarını korur.
Sansür ve Oto-Sansür: Devletin En Sevdiği Silahlar
RTÜK’ün yaptığı sansür sadece Açık Radyo’yu susturmak değil, daha fazlasını hedeflemektedir. Oto-sansürü yaygınlaştırmak, halkın zihnine korku salmak, düşünmekten, tartışmaktan alıkoymaktır. Eleştirel sesler korkacak, sorgulayanlar susacak. Ama bu oyunu biz tanıyoruz: Devletin en bilindik hilesi. Halkın özgür düşünmesini engellemek, medyayı kontrol altında tutarak “kamu yararı” yalanını yaymak, iktidarın sözcülüğünü yapmak.
Çağrı mı? Yoksa Boş Bir Talep mi?
Gazeteciler Cemiyeti RTÜK’ü Anayasa’ya, basın özgürlüğüne, yurttaşların haber alma hakkına saygıya çağırıyor. Ama bir devlet kurumundan adalet beklemek ne kadar gerçekçi? RTÜK, iktidarın sansür aygıtı olmaktan asla vazgeçmeyecektir, çünkü varoluş amacı budur. Onlardan beklenebilecek tek şey daha fazla baskı, daha fazla sansürdür. Gerçek özgürlük, ne RTÜK’ten ne devletten gelir. Gerçek özgürlük, bu baskı aygıtlarını reddetmekle, onları tamamen ortadan kaldırmakla mümkün olur.
Açık Radyo geri dönmeli mi? Evet, ama yalnızca radyo değil, özgürlük geri dönmeli. Herkesin kendi sesiyle konuşabildiği, devletin baskı aygıtlarının çöpe atıldığı bir dünyada özgürlük zaten kazanılmış olacaktır.