Roman Diyalog Ağı, hükümet ve merkezi idare, yerel yönetimlerin yetkilileri, kamu hizmeti sağlayan kurum yöneticileri ve siyasi partiler başta olmak üzere, ilgili tüm yetkililere seslendi ve Romanların yaşadıkları sorunlara yönelik çözüm üretilmesi konusunda somut adımlar atılmasını istedi: ‘Bizler çözümün parçası olmaya, elimizi taşın altına koymaya dün olduğu gibi, bugün de hazırız.’ Dediler.
Roman çocukların eğitime erişimi meselesinin endişe verici boyutlarda olduğunu söyleyen Roman Diyalog Ağı, Roman çocukların maddi olanaksızlıklar yüzünden çok erken yaşta okul sıralarını terk etmeye mecbur bırakıldığına değindi. Okula devam etme şansı bulan az sayıdaki Roman çocukların ise bu yoksulluk döngüsünü kırmaları için son derece önemli olan “kaliteli” eğitim alamadığı, okul sisteminde de önyargılarla başa çıkmak zorunda kaldığı belirtildi.
Ortalama %77.5 İşsizlik’
Yakın zamanda yapılan Türkiye’de Roman Toplulukları ve Yoksulluk Araştırması’na göre, Romanlar, ortalama %77.5 ile tüm kırılgan gruplar arasındaki en yüksek işsizliğe sahip gruplardan. İş piyasasında da karşı karşıya kaldıkları önyargılar ve ayrımcılığın da etkisiyle, istihdam olanaklarına eşit şekilde erişemiyorlar. Bulabildikleri işler genelde geçici nitelikte, düşük ücretli, güvencesiz ve ağır işler oluyor. Düzgün işlerde çalışamama ve düzenli gelir elde edememe hali Romanları yoksulluk sarmalına kilitliyor.
Barınmanın da Romanlar için ciddi bir sorun olduğunu belirten Roman Diyalog Ağı, çoğunluğun alt yapı ve üst yapının yetersiz olduğu kenar mahallelerde, standart altı evlerde yaşamalarını sürdürdüğünü hatırlatıyor.
‘Ortalama Yaşam Beklentisi 10 Yıl Daha Az’
Sivil sayfalar internet sitesinde yer verilen açıklamaya göre Romanların, fiyatların sürekli yükseldiği ortamda, besleyici gıdalara erişmesi daha da zorlaştı: ‘Zaten nesiller boyunca protein ve vitamin açısından zengin gıdalara erişimde sıkıntı yaşayan bu kesim, bakliyatı da öğünlerinden çıkarmış durumda. Temelde hububat temelli gıdalarla karnını doyurabiliyorlar. İyi beslenememe, standart altı evlerde barınma, ağır yaşam koşulları ve yoksulluk, sağlık göstergelerine yansıyor. Romanların ortalama yaşam beklentisi ülkemizdeki ortalama yaşam beklentisinin yaklaşık 10 yıl altında. Solunum yollarına ilişkin rahatsızlıklar çocuklarda yaygın olarak görülüyor, kronik hastalıklar yirmili yıllarda başlıyor, yaşla beraber ağırlığı artıyor.’
‘Önyargıları Aşamıyorlar’
‘Romanların toplumsal yaşama eşit yurttaşlar olarak katılımının önündeki en büyük engel ve sıralanan sorunların altında yatan ana sebep karşı karşıya kaldıkları önyargılar ve bu önyargıların yol açtığı ayrımcılık’ denen açıklamada, özellikle medyada yer alan ayrımcı ifadelerin, Romanlar gibi kırılgan grupların daha da dışlanmasına yol açarken, önyargıları da pekiştirdiği belirtiliyor: Maalesef önyargılar ayrımcılığın ötesinde, kimi yerde nefret söylemine dönüşüyor. Nefret söylemi konusunda da yeterince önlem alınmıyor. Bu suçu işleyenler yaptıklarıyla kalıyor.
Nefret Söylemi ve Dışlanma Son Bulsun İstiyorlar
Roman Diyalog ağı Roman toplumunun taleplerini de şöyle sıraladı:
- Romanlara yönelik nefret söylemleri, sosyal dışlama ve ayrımcı tutumların önlenmesine ilişkin yasal mevzuat oluşturulması ve bu tür vakaların önlenmesine yönelik var olan yasal yaptırımların uygulanması,
- Eğitimden istihdama, sağlıktan barınmaya ve önyargılarla mücadeleye kadar yaşamın tüm alanları kapsayan Romanlara yönelik gerçekçi ve bütüncül toplumsal içerme politikalarının ve stratejiler geliştirilmesi; bunların eylem planları ve önlemlerle, gerekli bütçenin de ayırarak hızla uygulamaya koyulması,
- Başta eğitim, politika ve medya alanlarında olmak üzere, Romanlara ilişkin resmi anlatı ve söylemlerin, demokratik toplum, insan haklarına saygı ve hukukun üstünlüğü ilkeleri kapsamında ve bu ilkeleri güçlendirecek şekilde pozitif bir çerçevede yansıtılması,
- Romanlara ilişkin her türlü destek programı, politika, strateji ve eylem planının hazırlama, uygulama, izleme ve değerlendirme süreçlerinde Romanların katılımının sağlanması ve görüşünün alınması,
- Ülkemizin kültürünün bir parçası olan Roman kültürü konusunda farkındalığın ve görünürlüğün artırılması.
6 Maddede Romanların Yanında Olmak
Ağın, bu konuda insan haklarına duyarlı sivil toplum aktivistleri ve kamuoyundan da beklentileri var:
- Romanlara yönelik önyargıları ve kalıp düşüncelerin sorgulanması,
Romanların maruz kaldığı nefret söylemi, sosyal dışlanma ve ayrımcılık konusunda ses çıkarılması,
Romanların tarihi, sosyal ve kültürel yaşamlarıyla, yaşadıkları ekonomik ve toplumsal sorunlara ilişkin bilgilenme,
- Romanların ayrımcı tutumlara maruz kaldığına tanık olunduğunda, onların yanında yer almak,
- Roman toplumuyla ilgili konularda karar almadan önce, onları karar süreçlerine katılmak,
- Sadece 8 Nisan Dünya Romanlar Günü’nde ya da 6 Mayıs Hıdırellez’de değil, yılın tümünde Romanların yanında olmak.
Romanlar kentsel dönüşüm değil, sosyal dönüşüm istiyor
Romanlar, son yıllarda uygulanan kentsel dönüşüm politikaları sonucunda daha derin bir yoksulluğun ve dışlanmanın içine itiliyor. Türkiye’de kentsel dönüşüm projeleri belli çevrelerin sermaye birikimine hizmet eden bir rantsal dönüşüm faaliyetine dönüştü. Kentsel dönüşüm sadece duvarları yıkmıyor. Duvarlarla birlikte Romanların yaşam alanları, kültürleri, mahalle kültürü içerisinde şekillenen insani ilişkileri ve dayanışma kurumları da tahrip ediliyor. Romanlar kentsel dönüşüm değil, sosyal dönüşüm ve yerinde yenilenme istiyorlar. Şehir dışlarına itelenmek değil, yüz yıllardır parçası oldukları şehrin kalbinde yaşamak; en temel insan hakkı olan barınma hakkının güvence altına alınmasını istiyor.