Ortadoğu denen bataklıkta özgür bir yaşam, bir anarşizan topluluk inşaa etmek büyük bir çaba ve özveri gerektirirdi. Anarşi nasıl zor bir ütopya ise, bu kanlı coğrafyada her biri insanlığa düşman ulus devletler arasında özgürlük çiçeğini açtırmak da ondan da zor, hatta imkânsıza yakın bir ütopyaydı. Ama Kürtler tüm bu zorluklara rağmen bunu denemeye karar verdi. Doğrusu dünyanın en heyecan verici projesi, insanlık adına gerçekten büyük bir umuttu. Bu umut hala soluk alıp veriyor Rojava kadınların hayatın merkezinde olduğu gerçek bir halk demokrasisi. Ama bugün bir yol ayrımında ya gerçek bir devrime dönüşecek ve üstelik te bu coğrafyada Anarşi hayat bulacak, ya da devrim ölü bir kabuğa dönüşerek ABD ve İsrailin bir kuklası olacak. Yazık ki Rojava’nın yönetim kadrosu yani PKK ikinciyi tercih ediyor.
Suriye Devletinin iç savaş esnasında koruyamadığı bu bölgede bir yanda Cephetül Ekrat gibi Müslüman Suriyeli Kürtler ile diğer yanda Öcalan zamanında tohumları ekilmiş Sosyalist Kürtler ele ele verip Suriye Ordusunun boşalttığı bu alanda bir özgürlük cumhuriyeti inşaa etmek için kolları sıvadılar. Sosyalist kanadın esini Bookchindi. Onun özgür komünler birliği olan komünalizm fikrinden, Öcalan’ın Bokkchini kendi süzgecinden geçirip Kürt Direniş hareketinin deneyimlerinden de süzerek teşekkül ettirdiği devlet olmadan yönetim diyeceğimiz demokratik konfederalizm diye oluşturduğu fikrin hayata geçirilmek isteniyordu. Her şeyden önce Kürt halkı doğal olarak böyle bir ütopya için hazır değildi. Sert Ataerkil bir kültürün Anarşiye dönüşmesi Kürt efsanesi Kavran’ın örsünde dövülmek demekti.
PYD tüm bu zorluklara rağmen bunu denedi kooperatifler kuruldu, ortak mülkiyet temelinde örgütlenmiş kantonlarda minimal endüstri ile ekolojik komünalizm ilkelerine dayanan bir Federasyon tahayyül ediliyordu. Suriye ordusundan artakalan birkaç zırhlı, birkaç uçaksavar (doçka) monte edilmiş araçlar ve bol miktarda hafif silah yani kaleşnikof, RPG ve Bixi adı verilen Makineli Tüfek, özgür komün tahayyülüne göre örgütlenmek isteyen Kobane’nin savunmasını teşkil ediyordu. PKK döneminde gerilla eğitiminden geçmiş gerilla timleri olarak YPG burayı savunacaktı.
Ütopya IŞİD Tarafından Boğulacaktı
Bu düşlerle örgütlenen Kobani hiç kuşkusuz Suriye gibi zehirlenmiş bir coğrafyada bir yandan ütopya inşaa etmek ile bu zehirli coğrafyaya hâkim olan neo-harici faşizme karşı da kendini savunmak zorundaydı. Bu ikilik içinde çok geçmeden zırhlı araçlar toplar gibi Gerilla biriminin yoksun olduğu silahlara sahip IŞİD, Kobane kapılarına dayandı. Direndiler ama karşı taraf silah gücü olarak üstündü, nitekim bir müddet sonra IŞİD şehrin kapılarına dayanmaya başladı, birkaç dış mahalle ve köyü ele geçirmeyi başardı şehir gerçekten de düşme tehdidi ile karşı karşıyaydı.
Buradaki Kürtlerin yarattığı baskı ile önce Irak Kürtleri kardeşlerinin imdadına koşmaya başladı. İhtiyaç duyulan silahlar Türkiye sınırından Kobaneye ulaşıyordu, tam bu noktada ABD devreye girdi ve üstün hava gücüyle IŞİD’i vurmaya başladı. IŞİD kıskaçtaydı, bir yanda Kobanedeki PYD güçleri diğer yanda IŞİD kadar güçlü silahlara sahip peşmergeler, ABD hava gücünün de katkısı ile IŞİD’i püskürttü. IŞİD’i geriletmek isteyen ABD, gönülsüz Türkiye’ye karşılık yaman savaşçılar olan üstelik ABD tarafından da modern silahlara ve daha profesyonel bir savaş eğitimi ile çok daha güçlü olan Kürtler vasıtası ile IŞID’ın Suriye’de ele geçirdiği tüm toprakları geri adı. IŞID’i köşeye sıkıştırdı. Her ne kadar PYD’nin ele geçirdiği yerlerin büyük kısmı eskiden Kürtlerin demografik olarak çoğunlukta olduğu bölgeler olsa da somutta buralarda artık büyük bir Arap nüfus yaşıyordu. Ve YPG bu gerçekle yüzleşmek zorundaydı.
PYD Amerikan Tırtılı Olunca Başkalaşmaya Başladı
Sahip olduğu üstün askeri güç PYD/YPG’yi ayartıyordu. YPG sahip olduğu gücün verdiği aşırı özgüvenle Anarko-Marksist, Liberter Komünist Murray Boockhin’in Anarko-Komünist tahayyülünden uzaklaşmaya başlıyordu. Esed zamanında bölgede oluşan demografik mühendisliği tersine çevirmek istedi. Esed zamanında bir hiç haline getirilen adeta Aziz Nesin’in, Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz romanındaki gibi doğum belgesinden vatandaşlık haklarından yoksun mazlumlarken, tarihte birçok kez gördüğümüz mazlumun zalim olma eşiğinde durmaktaydı. HRW ve Amnestry tarafından belgelenen çocuk askerden demografik mühendislik denemesine kadar birçok insan hakları ihlalleri gerçekleşmeye başladı. Bu durum Arap Aşiretlerle gerilimlere yol açınca ve özellikle de Türkiye’nin baskısı ile Arap-Kürt konseyi olarak dizayn edilen SDG böyle doğdu.
Suriye Demokratik güçleri kâğıt üzerinde bir ortaklık ya da koalisyon olsa da herkes biliyor ki YPG bu konseyin başat aktörü. Yani esas borusu öten doğal olarak YPG idi. Düne kadar IŞİD esaretinde yaşayan Arapları IŞİD’den kurtaran YPG/PYD idi. Yani en iyimser biçimi ile bile Kürt Siyasi Hareketi Araplar karşısında eşitler arası birinci ya da Orwellin ifadesi ile biraz daha eşit olduğu bir durumdaydı.
Herkes biliyor ki PYD PKK tarafından teşkilatlanan bir kuruluş, PKK’nin Suriye kolu. Çünkü PKK Suriye’de kaldığı süreçte Suriye Kürtlerini eğitti donattı. Bu noktada hem ideolojik bir akrabalık var hem örgütsel. PKK’den birçok kişi aynı zamanda YPG yönetiminde de. Kısacası SDG ABD’nin PKK ile ortaklık suçlamasından sıyrılmak için üretilmiş ana gövdesi ve yönetimi YPG’de olan Arap Yüzlü bir PYD gerçekte.
Rojavada Gerçek Bir Halk Demokrasisi Var
Ancak tüm bu sıkıntılara karşın tüm tanıklıkların ortaya koyduğu gibi Rojovada gerçek bir halk hareketinin oluşturduğu doğrudan demokrasi ilkelerine dayanan bir yapı var. Rojova hem aşağıdan yukarıya hem yukarıdan aşağıya bir sisteme sahip. Yukarıdan aşağıya çünkü Rojovanın idari kalbinde halk yok merkezde PYD var. PYD Öcalan’ın Demokratik Konfederalizm adını verdiği kooperatif bir yapıyı örgütlüyor. Komünler ve Halk Meclisleri PYD’nin uğraşısı ile oluşturulmuş yani klasik anarşizmde özellikle Sovyet modelinde gördüğümüz gibi öznelerin kendi inisiyatifleri ile kurduğu öz örgütlenmeler değil. Bunlar YPG’nin biraz da zorlayıcı teşviki ile oluşmuş yapılar ve bu yapılarda sözde değil özde doğrudan demokrasi uygulanıyor. Küçük tarımsal komünler temel çekirdek, bunlar mahalle meclisleri dediğimiz yapıları oluşturuyor, onların birleşimi ile de halk meclisleri oluşuyor. Halk meclisleri kararlar alıyor, bu kararlar adı konmamış hükümete yani PYD’ye iletiliyor PYD’de bunları yasaya dönüştürüyor.
Kısacası altı şişhane üstü tophane bir Anarşist Leninizm bize Anarşizan diye pazarlanıyor. Tüm Rojova pazarlama kitaplarında PYDnin merkezi rolü nedense görülmüyor. Oysaki bürokrasiyi oluşturan, temel kararları alıp aşağıya ileten PYD. YPG ise bir gerilla ordusu İspanya iç savaşında gördüğümüz hiyerarşik olmayan subayların olmadığı tamamı ile gönüllü katılımla oluşmuş bir milis gücü değil, basbayağı bir ordu Genel Kurmay Başkanı Mazlum Abdi bir tür devlet başkanı gibi. Askerlik zorunlu. Bir Anayasa mevcut, kanunlar var ve elbette polis var. Görünüşte doğrudan demokratik halk meclislerinin öz yönetimi var gibi görünüyor. Ama nihai karar merci PYD. Son sözü PYD söylüyor.
Bu durumda Halk Meclisleri birer danışma meclisi gibiler. Söz, karar onlarda ama yetki PYD’de. Bu modele Anarşi diyenlere ya siz Anarşi nedir bilmiyorsunuz ya da sağlam bir Anarşist dayak yemediniz demek gerek. Her şey bir kenara zorunlu askerlik denen ucube bile ortada doğrudan demokratik bir alt yapının üzerine çöreklenmiş PKK bürokrasisi ya da PKK seçkinleri üzerine kurulu devlet olmayan devlet olduğunu göstermeye yeter.
Ya Amerikan Beslemesi Ya Halkların Dayanışması
Tam da bu noktada bugün Suriye PKK’si bir kararın kavşak noktasında. Ya Rojavayı bir ABD İsrail beslemesi olarak ayakta tutup, bölge haklarının kan ve gözyaşlarının üzerine basarak duran bir besleme devlet mi yapacaklar. Ya da tüm bölge halkı ile beraber ABD-İsrail emperyalizmine karşı büyük bir Ortadoğu devriminin öncü gücü mü olacaklar. Görülen o ki PKK ABD-İsrail dümen suyunda ABD ve İsrail’in Suriye’deki Hizbullah başta Suriye’de ABD ve İsrail’e direnen güçlere karşı savaşan ek kara birliği olma yolundalar. Çünkü ABD sayesinde Suriye halkının tümüne ait petrolü çalarak konforlu ve lüks bir hayat yaşıyorlar. Gençlere ise ABD ve İsrail için ölmek kalıyor.
Sözüm size Batılı Anarşistler bu Anarko Leninist estblismenti pazarlamayı sürdürecek misiniz yoksa YPG ve YPJ saflarındaki gençlerin, halk meclislerinin gerçek bir devrimle PKK’lı asalakları sırtlarından atıp bütün bölge halkı ile dayanışarak Neo-Con emperyalizminin bu bölgeyi boğmasına karşı savaşarak bölge haklarının annenizin ak sütü gibi helal olsun Kürdistanınız diyeceği bir sürece destek mi olacaksınız. Ne de olsa ölen siz değilsiniz, hayatlarının baharında ölümü kucaklayan Kürt gençleri.
Not: Bu makalenin yazarı Rojova’nın asli devrimci güçleri komünleri, meclisleri tüm kalbi ile destekliyor. Rojava’nın Ortadoğu denilen bu coğrafyaya özgürlük ruhu üflemesini en büyük ütopyası olan Ortadoğu Federasyon’u fikrine öncülük etmesini can-ı yürekten arzulamaktadır. Karşı olduğum bu devrimci yapıya çöreklenen PKK Seçkinleridir. Onlar bu devrimi boğan karşı devrim güçleri, devrimin asalakları. PKK bugün Türkiye Kürtlerinin de Suriye Kürtlerinin de önünde duran büyük bir mania. Hakim kadro asla ve kata bu devrime yetişemez.