İzmir’de son günlerde gündeme gelen balık ölümleri bir kez daha gözleri İzmir Körfezine çevirdi. Yıllardır temizlenecek denilip gerçek anlamda bir şey yapmayan CHP’li belediyeler İzmir’de istenmeyen seçilmemesi gerektiği söylenen, dahası Karşıyaka belediyesindeyken Beşli çete ile ilgili işleri gündeme gelen Cemil Tugay döneminde de günü kurtarma ile körfez kendi haline terkedilmiş durumda. Üstelik uzmanların yanlışlığını defalarca ifade ettiği dere ıslahı adıyla derelerin betonlanması ile çevre bilim yerine inşaat lobisine iş çıkarma zihniyeti ile dereler akamadığından körfezde su sirkülasyonu da olmuyor. Tüm bunlara itirazı olan Prof.Dr. Doğan Yaşar Evrensel’e ne yapılması gerektiğini anlattı ve sorunun çok uzun zamandır körfezin foseptik olarak kullanılmasından kaynaklandığını ifade ediyor.
İzmir Büyükşehir Belediyesi toplu balık ölümlerinin ardından Bayraklı sahiline 4 hidrosoft pompa kurdu. Pompaların çektiği deniz suyu filtrelenerek yeniden denize deşarj edilirken bu yolla su içindeki oksijen oranının da artırılması hedefleniyor. Deniz yüzeyindeki ölü balıklar kirliliğe ve kötü kokuya neden oldu.
Körfez’de yaşanan kirliliğin sürpriz olmadığını, son 25 yılın en kirli Körfez’iyle karşı karşıya olduğumuzu belirten Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Çevre, Biyoçeşitlilik ve İklim Değişikliği Çalışma Grubu Üyesi Prof. Dr. Doğan Yaşar ile sorunun geçmişini ve nedenlerini konuştuk.
“Beklemediğimiz Durum Değildi
Körfez kirliliğinin bu seviyeye geleceğini bildiklerini ifade eden Yaşar, geçtiğimiz yıllarda yaşanan plankton patlamalarının 2023 yılında da görüldüğünü, az da olsa balık ölümlerinin yaşandığını söyledi.
Bu yıl toplu balık ölümlerinin had safhaya ulaştığını söyleyen Yaşar, “Zaten bu beklemediğimiz bir durum değildi. Körfez’in kızıla dönmesi demek plankton patlamaları anlamına geliyordu. Bunun anlamı ise denizde oksijenin sıfırlanması demek. Bu durumda balık ölümleri sürpriz bir durum olmadı. Son 25 yılın en kötü yılını yaşamamıza neden oldu” dedi.”
“Bir An Önce Betonlar Sökülmelidir”
İzmir Körfezi’nde yaşanan kirliliğin nedenlerini değerlendiren Yaşar, “Yaşanan kirliliğin en önemli nedeni arıtılmadan derelere bırakılan fabrika sularıdır. Bunun yanında son yıllarda yapılan baypasları unutmamak gerekir. Çiğli’deki arıtma tesisinin yetersiz kalması sonucu bypaslar oluştu. Tabii baypasların hiç olmayacağını söylemiyorum. Zaman zaman aşırı yağışların kaldıramayacağı dönemlerde baypaslar olur, sanırım bunun da etkisi oldu” diye konuştu.
Körfezin aşırı kokmasını ‘derelerin betonlanmasına’ bağlayan Yaşar, “2000’li yıllarda derelerin altının betonlanması en büyük yanlıştı. O zamanda körfezi öldürürsünüz demiştik dinletemedik. Toprakla suyun ilişkisinin kesilmesinin kaçınılmaz bir sonucunu yaşıyoruz. Böyle bir sonuç doğuracağı bilimsel bir gerçekliktir. Kokunun nedeni derelerin toprakla ilişiğinin kesilmesidir. Açıkça söylemek gerekiyorsa bu bilim dışılık, bilim tanımazlıktır. Bugün tam da bunu yaşıyoruz. Bir an önce betonlar sökülmelidir” ifadesini kullandı.
Körfez Devamlı Foseptik Olarak Kullanıldı.
Yaşar, 2004 yılında arıtma tesislerinin kapatılarak fabrikalardan yine kirli suların Körfez’e akıtılmasıyla, Körfez’in kirlenmesinin tekrar başladığını aktardı. 2008 yılına gelindiğinde Körfez’in tekrar kokmaya başladığının altını çizen Yaşar, “2010’nun ilk çeyreğinde makro algler, deniz marulları patlamaya başladı. Bu patlamalar devam ettikçe kirlilik bu seviyeye ulaştı” bilgisini paylaştı.
Gediz Nehri’nin Körfez’i kirlettiği düşüncesine karşı çıkan Yaşar, akıntı çalışmalarının bunu doğrulamadığına dikkat çekerek “Körfez’de akıntı sistemi yok. Karaburun’dan girer, güneyden dolaşır ve kuzeye doğru akıntı gider. Bizim buradaki kirlilikle hiçbir ilgisi yok. Çiğli arıtmanın da burayla bir ilgisi yok. Burası tamamen iç körfezden gelen kirli suların bir eseridir” hatırlatmasını yaptı.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay’ın balık ölümlerine ilişkin açıklamalarına da değinen Prof. Dr. Doğan Yaşar, “Sanırım yanlış yönlendiriliyor. Tugay’ın açıklaması bilimden çok uzak açıklamalardır. Daha ilk cümlesi kirliliğin 1965’li yıllardan sonra başladığıydı. İzmir Körfezi kirliliğiyle ilgili ilk makale 1930 yılında William Numan tarafından yazıldı. 1955’te ilk defa müthiş bir plankton patlaması yaşandı. Bu patlama Türkiye denizlerinde müthiş bir balık ölümüne neden oldu. Körfez devamlı foseptik olarak kullanıldı. İzmir’in foseptiği iç körfeze verildiği için 4-5 yıldır plankton patlamaları ve balık ölümleri gerçekleşti” dedi.