Bölge ziyareti için Diyarbakır’a gelen CHP Genel Başkanı Özgür Özel, ilk olarak 24 kadın sivil toplum örgütü temsilcileriyle bir araya geldi. Burada konuşan Özel, tutuklanan Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ı cezaevinde ziyaret ettiğini hatırlatarak, “Orada kendi gündemimizin başına kadına yönelik şiddeti koymuştuk. O metinde tüm siyasi liderlere, kamu gücü kullanan tüm kesimlere içimizdeki erkekle yüzleşmeyi ve sorumluluk almayı tartışan bir metindi. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasına karşı tarafta yarattığı cesareti gören, buna karşı duruş sergileyen, kısa ve orta vadede yapılması gerekenlerin yer aldığı bir metindi. İlk adımı kadına karşı şiddete karşı atmamız gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Toplumsal barışın sağlanması için ilk olarak kadına karşı şiddetin çözülme sorunun çözülmesi gerektiğini kaydeden Özel, “Daha fazla sorumluluk ve inisiyatif almak gerekiyor. Türkiye’nin dünden beri iyice belirginleşen ana konuyu konuştuk. Yoksulluk herkesi vuruyor. Doğu ve Güneydoğu’daki kadınları daha fazla vuruyor. Şiddete yönelik cezasızlık, nafakanın yetersizliği nasıl bir soruna karşılık geldiğini konuştuk. KADES’in Kürtçe hizmetine önemine vurgu yapıldı. Benzer uygulamalarımızda Kürtçe dilinin anadili olması durumunda ‘CHP’li Belediyelerinde de Yaşamak’ projesinde Kürtçe değerlendirilmesi gerektiğini notlarımız altına aldık” diye konuştu.
‘İstanbul Sözleşmesi’
İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmadığını, sorumluluğun devam ettiğini dile getiren Özel, “Her ne kadar 6284 sayılı yasa dursa da İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması devleti kadınların arkasından çekmiştir. Katillere ve şiddet uygulayanlara eskisi kadar kararlı değiliz, denilmiştir. Kadınların arkasından devleti çekerseniz, canilere imkân açmışınızdır” dedi.
Narin Güran Cinayeti
Narin Güran’ın iddianamesine de dikkat çeken Özel, “İddianame de 4 kişi Narin’i öldürmek ile suçlanıyor. Ama cinayeti kimin işlediği, işlenme sebebi, anne, amca, kardeş 8 yaşındaki kızı neden katlettiği yok. Toplumsal infial uyandıran davalarda olduğu gibi yasama, yargı topluma bir şey söylemiyor. Yargılamayı takip edeceğiz, işin peşin bırakmayacağız. Ak Parti milletvekilinin 60 gün önce bildiğini dün akşam savcı bilmediğini derç ediyorsa tuhaflık var. İttifak kurulmuş geçmişi karanlık, geleceği de kaygı veren bir siyasi yapının kollandığını gösteriyor” şeklinde konuştu.
Özel, AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın bir tek HÜDA-PAR’a verdiği sözlerini tuttuğunu ve koruduğunu söyledi.
‘Kürt Sorunu Vardır’
Kürt sorunun çözümüne dair tartışmalara değinen Özel, şöyle devam etti: “Sayın Bahçeli’nin söylediği söz bir kişiye verilecek af, oradan söylenecek sözlerle bir örgüt tasfiyesi ile her şey tamam ise maalesef hiçbir şey tamam değildir. CHP barışa giden, annelerin gözyaşlarını durdurmaya, şehit gelmesine, çatışmalar olmasına, Türkiye’nin gelişimine engel olan bu sürecin durması için Türkiye’nin 86 milyon barış içinde yaşaması için atılacak her adımın arkasında olacak, engel olmayacak, kim söz söylerse de kıymetlidir. Ama şu söz söylenmesin. Kürt sorunu yoktur. Bir sorun vardır, onu da birisi konuşunca bitecektir. Türkiye’deki 26 milyon Kürt’ün sorununu yok sayıyorsunuz. Kürt sorunu vardır. Kürt’ün sorununun olup olmadığına Kürtler karar verir. Devlet karar veremez. Büyük devlet karar vermiş, küçük devlette dün ilan etmiş gibi görünüyor. Onlar böyle dedikçe derinleşir. Kürtler ‘sorunum kalmadı’ diyene kadar vardır ve çözülmesi gerekir. Birine senin sorunun yok demek otoriterliktir. Bununla ilgili elimizden gelen her türlü katkıyı ifade etmeye edeceğiz.
Riskler, Tehlikeler Var
Ülkemizde herkesin istediğini istediği dilde konuşabildiği, ayrıştırılmadığı, siyaset hakkını kullanabildiği duruma gelene kadar CHP mücadeleye devam edecektir. Terörün varlığı tüm Türkiye’nin sorunudur. Kürtlerin sorunu da tüm Türkiye’nin sorunudur. Bu iki sorun eş zamanlı çözülmelidir. Biz Diyarbakır’daki umudu ve endişeyi görüyoruz. Bir kez daha bir süreç ve bir umut ve bir başarısızlık çok daha fazlasını yaşatabilir. Bu sebepten dolayı dikkatli olmalıyız. Kürtlerin yaşadığı sorunlar sadece bir kişinin Meclis’te konuşmasıyla değil, 86 milyonun temsilcilerinin parlamento da oturup, konuşulmasıyla çözülecektir. Kurulacak masaya 86 milyonun oturmasıyla çözülecektir. Cumhur İttifakı’nın Kürtlerin sorununu görmediği süreç riskler tehlikeler barındırmaktadır. Kürt sorununu yok sayıp, bir sorunu çözenlerin Erdoğan’ın sorununu çözmek istediklerine dair endişeler hızla bertaraf edilmelidir.” (MA)