Cumhurbaşkanlığı’na bağlı Milli Saraylar İdaresi’nin, KPSS puanı ile farklı alanlarda memur alımı yapacağını duyurması ilk bakışta gençler için bir umut ışığı gibi görünse de, bu süreçteki “sadece sözlü sınav” uygulaması, tarafsız bir alım süreci beklentisini yerle bir ediyor. Erdoğan’ın seçim vaatleri arasında yer alan “mülakat kaldırılacak” sözüne rağmen, işe alımlarda yine sözlü sınavın esas alınması, liyakat ilkesine yönelik kaygıları bir kez daha gündeme taşıyor.
Mülakatsız İstihdam Vaadi Bir Kenara mı Bırakıldı?
Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçtiğimiz seçimlerde kamuda mülakatın kaldırılacağını, alımların başarı sıralamasına göre yapılacağını vadetmişti. Bu açıklama, özellikle mülakatlarda liyakat dışı etkenlerden endişe eden genç işsizler arasında bir heyecan uyandırmıştı. Ancak Milli Saraylar İdaresi’nin bu duyurusu, bu vaadin sadece seçim dönemiyle sınırlı kalmış bir popülist söylem mi olduğu sorusunu gündeme getiriyor. Sadece sözlü sınavla yapılacak bu alımlar, tarafsız ve adil bir değerlendirme sürecinin, siyasi kayırmacılıkla gölgelenmiş bir mülakat sürecine mi dönüşeceği endişesini uyandırıyor.
Başvurular ve Güvenlik Soruşturması: Sınırlayıcı Kriterler mi?
Milli Saraylar İdaresi’nin Resmi Gazete’de yayımlanan ilanına göre, adayların 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 48. maddesindeki şartları taşımaları gerekiyor. Ancak söz konusu “güvenlik soruşturması” ve “arşiv araştırması” kriterleri, geçmişte birçok aday için haksız yere engelleyici bir unsur olarak kullanıldığı iddialarını akla getiriyor. Bu uygulama, kişilerin siyasi görüşleri ve sosyal medya geçmişleri üzerinden değerlendirilerek kamu hizmetinden dışlanmalarına kapı aralayabiliyor.
Sözlü Sınav: Liyakat mi, Siyasi Bağlantı mı?
KPSS’de başarılı olan adayların “sadece sözlü sınav” ile değerlendirilmesi, “siyasi bağlantıların” belirleyici bir etken olabileceğine dair kuşkuları derinleştiriyor. Geçmişte mülakatlarda KPSS puanı yüksek olan adayların elenip, düşük puan alan ancak iktidara yakınlığıyla bilinen adayların işe alındığına dair birçok örnek, kamuda liyakatin yavaş yavaş yok edildiğini gözler önüne seriyor. Bu uygulama, devlet kadrolarının adil bir biçimde dağıtılması gereken yerler olduğu ilkesini zayıflatıyor.
Siyasi Kadrolaşma Korkusu: Liyakat Yine İkinci Planda mı?
Milli Saraylar İdaresi’nin 6 kişilik İdari ve Mali İşler kadrosuna ve 4 kişilik Müzecilik birimine yapacağı alımlar, yeni mezun gençlerin işe girebilmesi için son derece sınırlı fırsatlar sunuyor. Bu kısıtlı kadrolara yapılacak alımlarda dahi mülakat gibi sübjektif bir eleme yönteminin kullanılması, devlet kurumlarının siyasi kadrolaşmaya açık hale geldiği algısını pekiştiriyor.
Sözde Mülakat Reformu, Özde Eski Düzenin Devamı
Seçim meydanlarında verilen “mülakat kaldırılacak” sözleri, söz konusu işe alımlarda uygulanmazken, liyakat ilkesine sadık kalınacağı umudu da her geçen gün biraz daha kayboluyor. Milli Saraylar İdaresi’nin bu memur alımı duyurusu, kamu kurumlarının siyasi kontrol altında tutulduğu iddialarını güçlendiriyor.
Bu uygulamalar, sadece gençlerin değil, tüm toplumun kamuda şeffaflık ve liyakate dair inancını zayıflatıyor. Gerçek bir reform için, seçim meydanlarındaki sözlerin kâğıt üzerinde kalmayıp hayata geçmesi, kamu alımlarının sadece “torpilli” adaylara değil, gerçekten hak edenlere açık hale gelmesi gerekiyor