Terhaneler sadece Bangladeş Filipinler ya da Meksika’da yok dünyanın her yerindeler, artık yeni çalışma modeli. Buna “esnek çalışma koşulları1 denerek yumuşatma yapılsa da hakikatte emeğe köle gibi çalışmanın dayatılması. Patronlara kalsa işçiyi karın tokluğuna çalıştırıp iyice cılkı çıkana kadar kendine çalışsın ister. Kapitalizmin zaferi anlamına gelen radikal piyasacı çalışma yöntemleri sömürüyü katlarken, işçileriverimlik adına gayrı insani çalışma şartlarına zorluyor bunun nedeni ise şirketlerle hükümetlerin içiçe geçmesi nedeniyle sendikasızlaşmanın dayatılması. Sendika güvencesinden yoksun kalan işçi de geçimini sağlamak için bu kuralları kabul ederek düşük ücret performans baskısı, uzun çalışma saatleri ve güvencesiz işe mahkûm şekilde çalışıyor. İslamcı bir ANAP olan AKP’de Çin modeli dediğimiz devlet destekli kapitalist gelişme modeli ile ülkeyi bir emek cehennemine dönüştürdü. Bir yandan herkesi asgari ücretli yapacak bir çalışma düzeni kurarken, diğer yandan da Anadolu sömürgenleri olan ve para hırsı ile yanıp tutuşan patron kulübü MÜSİAD’a her istediğini verdi.
Sendikalaşmayı Fillen İmkânsız Kıldı
Bu kapsamda sendikalaşmayı da ya imkânsız ya da yandaş sarı sendikalara mahkûm hale soktu. Esnek çalışma adıyla da işçilerin sahip olduğu en ufak yasal hakları bile ortadan kaldırma çabasında. Azgın sömürünün en fazla görüldüğü, köle işyeri modeli olan terhanelerin en yaygın olduğu sektör Tekstil sektörü bu sektörde çalışan LCV İşçileri de en fazla bu köle işyeri ya da terhane olan iş yerindeki koşullardan rahatsız.
Evrensel gazetesinden Andaç Aydın Arıduruya konuşan işçiler yaşadıkları ağır çalışma koşullarını anlattılar. Giyimde uluslarası bir marka olan LC Waikiki küresel markalarla yarışmak için işçileri köşeye sıkıştırıyor. LCW’nin İstanbul’daki depolarında çalışan işçiler, düşük ücretler, ağır çalışma koşulları, performans kotaları, işe bağlı sağlık sorunları ve gördükleri baskılar karşısında çözüm yollarını arıyor.
Esenyurttaki İşsiz Gençler İşe Alınıyor
LC Waikiki’nin İstanbul depolarında yaklaşık 4 bin 500 işçi çalışıyor. Bu sayının neredeyse yarısını kadınlar oluşturuyor. Depoların iş yoğunluğuna göre dönemsel alımlar yapılırken, zorunlu fazla mesailer uygulanıyor. Özellikle yaz aylarında üniversite öğrencileri ve Esenyurt bölgesindeki işsiz gençliğin işe alındığı biliniyor. Bu depolarda ağırlıkla 20-45 yaş arası işçiler çalışırken, en tecrübeli işçiler bile bu depolardan emekli olmuş bir işçi hatırlamadıklarını aktarıyor. Bir işçi eski işçilerin yeni işçilerle tanışması sırasında en çok “Geçmiş olsun, başka yer bulamadın mı?” ifadelerini sıkça kullanıldığını aktarıyor. İşçiler işin ağırlığı ve ücretlerin düşüklüğü sebebiyle sürekli sirkülasyon olduğunu aktarıyor.
Rapor Alan İşçi Prim Alamıyor
Kölece çalışma şartlarına yani sweatshop/terhane işyerlerine özgü tüm koşulların örneği olan LCW’de bu şekilde çalışan işçilere hasta olmak da yasaklanmış halde. İş literatüründe üretim zorlaması denilen çalışma yöntemi nedeni ile hastalanmak işçilerin iş veriminin düşmesi demek dahası her hasta işçi üretimde aksama olarak görülüyor. Tüm bu kölece çalışma koşullarından dolayı depresyona giren LCW işçisi Mustafa Yavuz intihar etti. Yavuzun intiharının ardından yapılan ücret zammında depo yöneticileri zammı ‘Ekonomik durumu göz önünde bulundurduk’ şeklinde açıklamış. Şu an ücretler 18 bin 250 TL. İşçilere 5 bin 425 TL de devamlılık ve performans primi veriliyor. Performans primleri, hedef kotalar tutturulamadığı takdirde tamamen kesilirken, aşılması halinde ise belirlenen primin üzerinde bir ödeme alınamıyor. İşçiler ‘performansa dayalı’ ismini taşıyan bu sistemde keyfi uygulamaların yaygınlığından bahsederken, devamsızlık kısmında ise rapor veya izin kullanan işçilerin de primleri tamamen kesiliyor. Toplam ücretler ise diğer ek primler ve sosyal yardımlarla 26 bin TL’yi buluyor. Performans kotaları tutturulamadığında tutulan tutanaklar işçilere prim üzerinden bir baskı aracına dönüşürken, biriken tutanaklar 2-3 ay gibi bir sürede düzenli olarak işten atmalarla sonuçlanıyor.
Koli Kaldırmaktan Fıtık Olmak Da Suç
LC Waikiki ’de işe girmek de kolay değil. İş başvuruları kabul edilen müstakbel işçiler sıkı bir sağlık kontrolünden geçiriliyor. Burada en ufak bir fiziki deformasyon elenme sebebi oluyor. Omurgasında aslında toplumda oldukça yaygın olan bir derecelik bir eğriliğe bile tahammül etmeyen LC Waikiki, işçilere iş sağlığı ve güvenliği eğitimlerinde özellikle ağır yük kaldırmak konusunda eğitim veriyor. Kotalarını doldurmaya çalışan işçiler işe girerken aldıkları iş sağlığı ve güvenliği eğitimini unutmak zorunda kalıyor. “Bize gösterdikleri şekilde koli indirip kaldırmaya çalışsak kotanın yarısını dahi yapamayız” diyen bir işçi, 8 ayda kendisinde de bel ve boyun fıtığı başladığını söylüyor. Aynı işçi fıtık olduğunu fabrika yönetimiyle paylaştığında ise aldığı cevap “Belki de ayakkabını bağlarken fıtık oldun. Biz senin iş yüzünden fıtık olduğunu nereden bilelim?” oluyor. İşçinin anlattıklarını doğrular şekilde başlarını sallayan diğer işçilerden biri de “Hepimiz fıtık olduk burada. Hepimiz benzer cevabı aldık” diyor.
İşçiler iş kazası geçirmeleri veya iş sebebiyle geçirdikleri halinde depo yönetimine haber vermeleri ve yaşanan sorunların iş nedeniyle olduğunu belgelememeleri için tehdit edildiklerini de koşullara ilişkin anlatılarına ekliyor.
İşçiler Tek Güvencelerinin Ortaklık Ve Ortak Mücadele Olduğunu Anlıyor
İşçilerin gelecek yıla dair en öncelikli beklentisi enflasyonun altında kalmayacak ücret zamları. Şimdilik intiharla birlikte azalmış görünen baskı ve mobbing de yoğunluğun artmasıyla yeniden hızlanacak gibi görünüyor. İşçiler sürekli yaşadıkları sağlık sorunları karşısında da çözüm talep ediyor.
Geçtiğimiz yıllarda depolarda dönem dönem talepler için çeşitli eylemler de oldu. 2020 yılında pandemi devam ederken yönetimin giyim çeklerini iptal ettiğini duyurması üzerine iş durduran işçiler ortak alana çıktı ve görüşme talep etti. LC Waikiki’nin sahibi Mustafa Küçük’ün de apar topar depoya geldiğini aktaran işçiler giyim çeki uygulamasını yeniden başlattı.
Banka promosyonlarının dağıtılmayacağını öğrenen internet deposu (internetten verilen siparişlerin bulunduğu depo) işçileri de iş durdurmaya karar verdi. Vardiyadaki 60 işçinin 15’inin işten atılma korkusunu hep birlikte tartışarak aşan ve ardından iş durdurma kararını alan işçileri, promosyon ödemelerini, aralarında karşılıklı güven ilişkisi kurabilmeleri ve sonuç alana kadar eylemi sürdürme kararlılığı sebebiyle alabildiklerini söylüyor.
Bunun gibi vardiyalarda örgütlenen eylemlerin başarılı oluşu işçileri daha geniş talepler etrafında ve sürekli birliktelikler konusunda öz güvenli hale de getiriyor. Bir işçi “Fabrikada tartışılan sorunlar hakkında çözüm için ne yapabiliriz dediğimizde promosyon zamanında iş durdurmuştuk, öyle kazanmıştık yorumunu duyuyoruz” diyor. Görüştüğümüz işçilerin hepsi ‘Birlik olmak’ gerektiğini söylüyor ancak işten atılma ve tazminatları alamama korkusu, sürekli yeni işçilerle değişim, patronun müdahaleleri ve kötü muamele konusundaki kaygıların bunun önündeki engeller olduğunu da aktarıyor.
Korkunun Çaresi Özgüveni Arttırmak
Ancak fabrikanın öncü işçileri bütün bunların göğüslenebileceği bir birlikteliğin kurulabilmesinin yolunun öz güveni arttırabilmekten geçtiğini vurguluyor. Bir işçi “Asgari ücret seviyesinde çalıştıktan sonra İstanbul’da her yerde işçi olursun. Biz burada hak ettiğimiz ücretleri almak ve çalışma koşullarımızı iyileştirmek istiyorsak ancak buradaki örgütlü gücümüzle başarabiliriz, deponun hayati noktalarında iş durdurabilirsek kazanım elde edebiliriz” ifadelerini kullanıyor.
Muhammed Yavuz’un intiharının fabrika içindeki öfkeyi ve işçilerin çalışma koşullarını daha cesurca çalışmaya yönelttiğini aktaran işçilerin, taleplerini eyleme dökecek öz güveni bulabilmeleri için arkadaşlarını kaybeden işçilerin eyleme geçtikten sonra hem kendi aralarında hem de aynı işkolundaki diğer işçilerden gördükleri dayanışmayı görmeleri önemli adımlardan biri olacak.
Rus Tarihinden İşçi Dayanışmasına Bir Örnek
Çarlık döneminden Rusya’da işçi kenti St. Petersburg’daki Lessner fabrikasındaki grevin hikâyesi, adeta bugün LC Waikiki işçilerine ilham olacak cinsten
1913’te Rusya’da ‘Yeni Lessner’ fabrikasında çalışan Bolşevik İşçi Strongin, ustabaşından 100 adet cıvataya vida açmak görevini alır. Vidaların bir kısmının kaybolmasıyla birlikte ustabaşı, Stongin’i hırsızlıkla suçlar, küfürler eder ve kayıp cıvatalar iade edilmezse işten atmakla tehdit eder. İşçi Strongin gece vardiyasında bu baskıya ve hırsız damgası yemenin baskısına dayanamayarak arkasında bıraktığı mektupta “Elveda sevgili yoldaşlar ve unutmayın ki ben masumum” diyerek kendisini fabrikanın merdiven boşluğuna asar. Ertesi sabah bulunan Strongin’in cansız bedeninin başında toplanan işçiler yönetimden ustabaşının işten atılmasını talep eder. Fabrika yönetimi bu talebi kabul etmeyince başlayan grev Birinci Dünya Savaşı öncesinin en büyük işçi direnişlerinden birine dönüşür. Rusya’nın dört bir yanından işçilerin dayanışma için gönderdiği paralar Pravda gazetesiyle Lessner işçilerine ulaşır. Bir fabrikanın işçileri ise ücretlerinin yarısını Lessner işçilerinin çocuklarını doyurmak için kullanılmasını dahi teklif eder.