Lacan’ın Hegelci Efendi/Köle diyalektiği yorumu, devrimci siyasetin doğasına ilişkin derin sorular ortaya koyar. Lacan, devrimci arzunun, karşı çıktığı otorite yapısını yeniden üretme potansiyelini vurgulayarak, radikal siyasetin içkin çelişkilerini gözler önüne serer. Bu bağlamda, anarşizmin otorite ve tahakküme karşı sunduğu iddialar, Lacan’ın eleştirisi üzerinden yeniden değerlendirilmelidir. Anarşizm, otoriteyi ortadan kaldırmaya çalışırken, Lacan’ın uyarısına göre, kendi içinde yeni bir otorite biçimi yaratma riski taşır mı? Devrimci özne, karşı çıktığı otoritenin mantığına ne kadar içkindir? Bu yazıda, Lacan’ın Hegelci yorumu ile anarşizmin teorik iddialarını bu soru ışığında tartışacağız.
Hegelci Diyalektik: Efendi ve Köle İlişkisi
Hegel’in Efendi/Köle diyalektiği, tahakküm ilişkilerinin doğasına dair çarpıcı bir kavrayış sunar. Hegel’e göre, öznenin kendini tanıması, ancak ötekiyle olan ilişki üzerinden mümkündür. Ancak bu tanınma, ötekinin tanınmasının reddini içerir; böylece Efendi (tanınan) ve Köle (tanıyan) arasındaki tahakküm ilişkisi doğar (Hegel, Tinin Fenomenolojisi). Bu ilişki, öznenin özgürlüğünün paradoksal yapısını açığa çıkarır: Efendi’nin kimliği, Köle’nin tanımasına bağlıdır ve bu karşılıklı bağımlılık, ilişkinin dengesiz doğasını gösterir.
Lacan, bu diyalektiği yeniden yorumlayarak, Efendi ile Köle arasındaki ilişkinin yapısal bağını, arzunun işleyişi üzerinden inceler. Lacan’a göre, özne, kendi arzusunun öteki tarafından tanınmasını ister; bu da tahakküm ilişkilerini yeniden üretir. Lacan’ın yorumu, Hegel’in diyalektiğinde bir uzlaşma olan evrensel Devlet fikrini reddeder ve tahakkümün kaçınılmazlığını vurgular (Lacan, Écrits).
Anarşist Teorinin İddiaları
Anarşizm, tahakküm ilişkilerinin kaynağını siyasi otoritede ve Devlet yapılarında görür. Bakunin, Devlet’in her zaman baskıcı olduğunu ve devrimci bir devletin dahi yeni bir tahakküm biçimi yaratacağını öne sürer. Bakunin’e göre, siyasi otorite, insanın doğal özgürlüğüne bir müdahaledir ve bu müdahale ortadan kaldırıldığında, toplum rasyonel ve etik bir uyum içinde işleyebilir (Seçme Eserler). Kropotkin ise, insan ve hayvan toplumlarında işbirliği ve karşılıklı yardımlaşmanın doğal düzen olduğunu savunarak, otoritenin gereksizliğini ileri sürer (Etika).
Bu bakış açısına göre, anarşist devrim, tahakkümü ortadan kaldırarak bireyin özgürlüğünü açığa çıkarır. Ancak Lacan’ın eleştirisi, anarşist teorinin bu iddiasına bir meydan okuma olarak karşımıza çıkar.
Lacan’ın Eleştirisi: Devrimci Arzunun Çelişkisi
Lacan, devrimci arzunun, karşı çıktığı otoriteyi yeniden üretme potansiyeline dikkat çeker. Mayıs 1968 olayları sırasında öğrencilerle yaptığı konuşmada dile getirdiği şu sözler, bu eleştiriyi özetler: “Devrimciler olarak arzuladığınız şey bir Efendi’dir. Bir Efendiniz olacak!” (Lacan, aktaran Stavrakakis). Lacan’a göre, devrimci özne, kendi arzularının yapılandırılmasında karşı çıktığı otoritenin mantığına bağımlıdır.
Bu bağlamda anarşizm, Lacan’ın uyarısına göre, kendi içinde bir otorite yaratma riski taşır. Anarşist devrim, otoriteyi yıkmayı amaçlarken, bu yıkım sürecinde yeni bir tahakküm biçiminin tohumlarını taşıyabilir. Örneğin, Bakunin’in bilim insanları ve uzmanlardan oluşan bir bürokratik sınıfın ortaya çıkabileceğine dair öngörüsü, bu riski açıkça gösterir (Seçme Eserler).
Tahakkümün Yerine Dair Sorun
Lacan, tahakkümün bir “yer” olduğunu ve bu yerin basitçe ortadan kaldırılamayacağını öne sürer. Bu görüş, anarşizmin tahakkümü ortadan kaldırma iddiasını temelinden sarsar. Lacan’a göre, tahakküm, öznenin toplumsal ilişkilerdeki konumuna içkindir ve bu nedenle devrimci ihlal, tahakkümün yerini boşaltamayabilir; aksine, bu yerin yeniden doldurulmasına yol açabilir.
Bir Uzlaşma Mümkün mü?
Lacan’ın eleştirisi, anarşizmin teorik temelini bütünüyle reddetmek yerine, bu teoriyi derinleştirmek için bir fırsat sunabilir. Anarşizm, otoritenin yapısal zorunluluklarını tanıyarak, devrimci mücadelenin stratejilerini yeniden değerlendirebilir. Lacan’ın gösterdiği gibi, otoriteye karşı verilen mücadele, devrimci öznenin kendi konumunu sorgulamasını gerektirir. Bu, anarşizmin, tahakkümü ortadan kaldırmanın ötesine geçerek, onun yeniden üretilmesini önleyecek mekanizmalar geliştirmesi gerektiğini gösterir.
Anarşizm ve Lacan’ın Diyalektiği
Lacan’ın Hegelci diyalektiği, anarşizmin devrimci iddialarını eleştirel bir şekilde değerlendirmek için güçlü bir çerçeve sunar. Anarşizmin, tahakkümü ortadan kaldırma çabasında kendi otoritesini yaratma riski, Lacan’ın uyarısıyla daha görünür hale gelir. Ancak bu eleştiri, anarşist teorinin geçersizliği anlamına gelmez; aksine, otorite ve tahakkümün doğasına dair daha derin bir anlayış geliştirme fırsatı sunar. Anarşizm, Lacan’ın eleştirisini dikkate alarak, devrimci arzunun içkin çelişkilerini kabul etmeli ve radikal siyasetin sınırlarını yeniden tanımlamalıdır.
Kaynakça
- Hegel, G.W.F. Tinin Fenomenolojisi.
- Lacan, Jacques. Écrits: A Selection.
- Stavrakakis, Yannis. Lacan and the Political.
- Bakunin, Mikhail. Seçme Eserler.
- Kropotkin, Peter. Etika.
- Borch-Jacobsen, Mikkel. The Emotional Tie: Psychoanalysis, Mimesis, and Affect.
- Butler, Judith, Ernesto Laclau ve Slavoj Žižek. Contingency, Hegemony, Universality: Contemporary Dialogues on the Left.