25 Kasım, Dünyada Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü, sadece bir anma günü değil; aynı zamanda baskıya, korkuya ve sistematik ayrımcılığa karşı direnişi temsil eden etkinliklerle dolu bir gündür.
Ne yazık ki bu yıl da Taksim Meydanı’nda gerçekleştirilmek istenen etkinliklere izin verilmedi. Kadınların meydanlara çıkması engellendi; metroların Taksim çıkışları kapatıldı.
Bu tablo, iktidarın kadınlardan duyduğu korkunun bir başka tezahürü dışında nedir ki?
Kadınlardan Korkan Bir İktidar
Kadın hareketine duyulan bu korkunun kökleri derin.
Hatırlayın, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmeye karar verilirken, gerekçelerden biri “toplumsal cinsiyet eşitliğinin aile yapısına tehdit oluşturduğu” şeklinde ortaya atılmıştı. Oysa asıl tehdit, eril düzenin adaletsizlikleri ve şiddetin göz ardı edilmesiyle büyüyen köhne yapılardı.
Gülten Akın, bu şiddet döngüsünü şu dizelerle özetler: “Korku, en alışılmadık / Bizi alıştırdılar.”
Bu alıştırılmışlığın temelinde yatan, sistematik bir korku iklimidir.
Bu coğrafa, bireylerini daha çocuk yaşlarda korkuyla tanıştırır. Önce aileden, sonra okuldan, ardından patron, polis ve devlet otoritesinden korkmak… Bu zincir, toplumu sürekli itaat etmeye yönlendirir. Ancak unutulmamalı ki bu korku iklimi, iktidarın kendi halkından duyduğu korkuyla paralel bir döngü içerisindedir.
Şiddete Rağmen Kadınların Gücü ve İktidarın Endişesi
Birleşmiş Milletler’in raporlarına göre dünyada her gün 140 kadın ve çocuk, şiddet sonucu hayatını kaybediyor. Bu rakam, sadece bireylerin değil, toplumların temel yapılarının çöküşünü gözler önüne seriyor.
Ülkemizde de kadınlar, çalışma hayatından siyasal temsiliyete kadar her alanda ayrımcılığa ve adaletsizliğe maruz kalıyor.
Ancak bu tabloya karşı kadınlar direniyor.
Kadınlar, yasaklara ve baskılara rağmen direnmeye devam ediyor. Onların mücadelesi, sadece kendi haklarını koruma savaşı değil; aynı zamanda daha eşit, daha adil bir toplum hayalini bütün topluma taşıyan bir çağrıdır.
Bizler de bu mücadelenin yanında durarak, korku iklimine karşı dayanışmayı büyütmeliyiz.
Çünkü biliyoruz ki, korku öğretilebilir ama direniş değiştirir.