15 gündür sekiz yaşındaki sevimli mi sevimli, bakışlarından hınzırlık akan muhtemelen sizi fena halde sıkıştıracak bir zekâ bakışlarından anlaşılan ya da bunu hissettiren bir kız çocuğunun gerçekten acımasızca bir şekilde öldürüldüğü cinayete kilitlendik. Dosyaya dair yayın yasağı kalktıktan sonra en fazla izlenme payını Narin’in minik bedeninden devşirme yarışı ile bir Dallas ailesi getirildi gözümüzün önüne. Sergilenen insani sefaletin başka bir kısmına daha tanık olduk bu küçük çocuğun mezarı başında sosyal medya hesaplarında paylaşmak üzere selfiee yarışı ya da sosyal medyada canlı yayın yapanların varlığı artık dibe vuran bir toplumun resmi oldu. Narini öldüren gaddarlıkla bu bencilliğin gaddarlığı birbirine çok benziyor, şöhret yamyamlığı insana dair çok şey anlatır konumda.
Gelelim zalimliğin vahşetin ve kötülüğün vücut bulmuş hali olan Narin çocuğun öldürülmesi meselesine. Evet, bu bir mesele çünkü masumiyetin temsili olarak gördüğümüz bir çocuğun can çektire çektire öldürülmesindeki zalimlik kötülüğün en has biçimi.
Amca denen kötülük sembolü soruyor “ kız sağ mı ölü mü” cevap “daha ölmedi”. Sorunun ve cevabın soğukkanlılığı tüyler ürpertici diyeceğimiz bir duygu yaratıyor. Bu konuşmadan benim anladığım tek şey var bu dünyalar güzeli masum diri diri gömülüyor. İnsan merak ediyor bu garip çocuk ne yaptı da böyle kötü bir ölümü hak etti. Amca şeytanlaşırken baba ise masumlaşıp garip haline geliyor. Oysaki herkes her şeyi biliyor ama toplu bir ıslık çalma ayini söz konusu.
Theodore Adorno adlı alman düşünür Auschwitz de yaşanan zalimlik sonrası “Auschwitz ’den sonra şiir yazılamaz” demişti her ne kadar buradaki yazılamaz aslında çok zor anlamı taşısa da, Narin/Narinler sonrası yazı yazılabilir mi analiz yazılabilir mi diye düşünmeden edemiyor insan. Ama hem tanıklık için hem de belki de analitik şekilde ele alırsak bu zalimlikle mücadeleye lojistik sağlarız ümidi ile yazmak gerekir diye düşünüyorum. Ancak işin analitiğini sonraya bırakıp önce bir iz sürüp ben de bir olası Cinayet senaryosu yazacağım sonra analize geçeceğim.
Tavşantepe’nin Sırrı
Narini katleden ana zemin Tavşantepe ve çok olasıdır ki bu yavrucak bunların mahremlerine tanık oldu ve Aşiretin kararı ve köyün ortaklığı ile de bu filize kıyıldı. Bu bakımdan kimi göze batan şeylere işaret edeceğim.
Tavşantepe köyünün kirli sırlarının 2016’ya dayandığı söyleniyor devlet tarafından silaha boğuluyor ve Hizbullah üssü haline getirildiği belirtiliyor. Kesin bir dil kullanmayışımın tek nedeni bu iddiaların tanıklıklar olsa da kanıtlarının olmaması. Ancak köyün dişine kadar silahlı olduğunun emareleri mevcut. Narinin babasının evinde 380 civarında Kalaşnikof mermisi bulunuyor, daha sonra silah da bulunuyor. Odatv’nin güvenlik kaynaklarına dayandırdığı haberine göre köyde yapılan arama-tarama faaliyetlerinde çok sayıda silah ve mühimmat ele geçirildiği iddia edildi. Silahların ise Hizbullah’a ait olduğu öne sürüldü. Köyde bulunan silah-cephaneye ilişkin daha sonra hiçbir açıklama yapılmadı. Salim Güran baba Arif Güran’ın ahırında 380 mermi bulunduğunu ifadesinde belirtiyor. Ama ne mahkeme bunun üzerine gidip bu mermilerin kime ait olduğunu, mermilerin silahlarının nerede olduğunu sordu, ne de basın. Köyde cephane bulundu ve Salim Güran’ın bahsettiği mermilere ilişkin yetkililerden hiçbir açıklama yapılmadı. Köyde cephane, silah bulundu mu? Silahlar Hizbullah’a ait mi? Yetkililer neden silahlara ilişkin bir açıklama yapmadı? Tüm bu sorular cevapsız kaldı.
Hizbullah ve silah konusunun üzeri örtülmek istense de Gazeteci Mustafa Kılıç, köy hakkında tutulan eski raporlarda aranan Hizbullah üyelerinin köyde saklandığı ve akabinde operasyon yapıldığını yazdı. Kılıç, Narin’in cenazesini dere yatağına taşıdığını açıklayan Nevzat Bahtiyar’a ise Hizbullah üyeliği şüphesiyle daha önce soruşturma ve gözaltı yapıldığını yazdı. Narin’in cenazesini dereye taşıyan Nevzat Bahtiyar’ın da Hizbullah ile geçmişi olduğu ve Hüda-Par üyesi olduğu söylendi. Nitekim Nevzat Bahtiyar’ın WhatsApp profil fotoğrafında cihatçı grupların bayrakları bulunması da Bahtiyar Hizbullah bağı iddialarına sağlam bir kanıt sunuyor gibi. Hatta Aile’nin MHP ile de bağlantılı üyeleri var. Hâsılı aşiret AKP-MHP üzerinden devlete eklemlenirken, DEM ve Hüda-Par’la da ilişkilenmeyi ihmal etmiyor. Hatta son seçimlerde köyden Hüda-Par’a 16 oy çıkması Hizbullah ile köy arasında bağ olduğu iddialarına güç katıyor. Dahası da var köyün eski muhtarı Hizbullah’a yakın olduğu belirtilen bir kanal da o dönem Hizbullah operasyonları ekseninden Polisin arama noktası oluşturması ile ilgili Ya bu Polis gidecek ya biz taşınacağız, ya bu polis gidecek ya da bu köyde cinayet çıkacak diye açıklama yapıyor. Salim Güran’ının da bir dönem Hüda-Par ilçe başkanlığı yaptığı ifade ediliyor. Hâsılı köy ile Hizbullah arasındaki bağa dair çok şey var söylenen.
Köyün neden omerta yasası denen suskunluğu benimsediği ile ilgili de şunlar dikkat çekici. Halk TV muhabiri Ferit Demir köyde ilk günler herkesin elinde son model mobil akıllı telefonlar olduğunu sonraki günler bunların yerini eski model hatta tuşlu telefonların aldığını söylüyor. Dikkatimi çeken sadece bu telefon değişimi değil son model-ki bu son modellerin fiyatları 14 bin TL’den başlıyor tarımla geçinen bir köy için-telefonların yerini hemen farklı modellerin alması. Yani köylüler belli ki yoksulluk çeken tarımcılar değiller. Bu telefon değişiminin kendisi de Köyün Narin sırrını saklamaya yeminli olduğunu gösteriyor, öyle ki dinlenme olasılığı bile sırla ilgili kaygıyı tetiklemeye yetiyor.
Sadece telefon değişimi değil her eve bir kamera takılması da dikkat çekici. Tüm bunlar köy ne saklıyor, neyin açığa çıkmasından korkuyorlar sorusu cinayetle ilgili çok önemli bir veri.
Bir de köyde şu ana kadar Narin dışında iki çocuğun daha ölümü söz konusu birisi Narinin engelli olduğu söylenen ablası bir de devletin de gizlilik kararı verdiği 17 yıl önce öldürülüp Narinle aynı derede bulunan bir çocuk daha var. Kim bilir belki o dere tam bir incelemeye tabi tutulsa belki de başka çocukların da gömülmüş, çürümüş bedenleri çıkacak yani bu köyde çocuk olmak baştan ölüme açık doğmak gibi görünüyor.
Aşiretin Görkemi, Suyun Kaynağı Ne?
Öte yandan çok Güran aşiretinin Lüks görkemi dikkat çekti. Köyde değeri 13-14 milyondan başlayan dünyadaki ultra zenginlerin markası Porsche arabalardan üç tane vardı, Halk TV muhabiri Ferit Demir köyde BMV ve Mercedes marka çok sayıda otomobil olduğunu da belirtti. İnsan ister istemez soruyor tüm geliri çiftçilik olarak görülen bir köyde bu lüks marka otomobiller ne arıyor. Bunların sahipleri kimler, bu otomobilleri alacak zenginliğin kaynağı ney. Baba Güran görünüşte otomobil alım satımı yapıyor ama 680 bin TL’lik bir ödemeyi yapmakta zorlanıyor. Güran ailesinin Diyarbakır’daki uzantılarının Lüks Araba galerisi olduğu ortaya çıktı eğer baba bu galeriden araba satıyorsa ki köydeki Lüks arabaları satacak kişi olarak Baba Arif Güran göründüğüne göre nasıl oluyor da 680 bin gibi çekirdek çerez bir parayı ödeme de zorluk yaşıyor. Lüks otomobil alım satımı yapan bir kişinin serveti düşünüldüğünde 680 bin önemli bir para değil ama Arif Güran hiç de öyle milyonların elinden geçtiği servet sahibi biri gibi görünmüyor.
Dikkat çeken sadece bu lüks otomobiller değil elbette ama oraya gelmeden önce ailenin özellikle de Güran aşiretinin köydeki reisi gibi görünen zanlı amca Salim Güran’ın ifadesi alınan biri tarafından aile meclisi toplantısı sırasında Arif Güran’a Narinin yanlışlıkla öldüğünü üzgün olduğunu söyleyip daha sonra da sana arazi ve 50 milyon TL vereyim dediği öne sürülüyor. Salim Güran 50 milyon TL kan parası verebiliyor ise serveti tahminlerin ötesinde demektir. Ama bu iddia da dayanaksız gibi görünüyor, çünkü Narin’in minik gövdesini ortadan kaldırsın diye Nevzat Bahtiyar’a teklif ettiği para 200 bin TL. Babaya 50 milyon teklif ediyorsa bu kişi en önemli suç delili ortadan kalksın diye ne demeye 200 bin TL gibi söz konusu rakamla kıyaslandığında 200 bin gibi komik bir rakamı üstelik de mısır hasadı sonrası vermeyi teklif ediyor. Kısacası ifade de iddia da dayanaksız gibi.
Soruşturmuş Gibi Yapmak
Dahası soruşturmaya bakıldığında aslında cinayetle ilgili önemli bulgular mevcut görünüyor ama her nedense esasa dair şeyler ele alınmıyor. Temel kanıtlara ulaşma çabası görünmüyor. Sadece bu da değil soruşturmanın baştan beri çok baştan savma denecek kadar kötü yapıldığı da görünüyor. Mesela çok konuşulan abinin kolundaki diş izi, bununla ilgili abi kendim ısırdım demesine rağmen diş kalıbı çıkarılıp kıyaslanmıyor. Ha keza Narinin diş kalıbı çıkarılıp abinin kolundaki diş iziyle kıyaslanmıyor. Yani kanıt olacak birçok veri heba ediliyor. Soruşturmada gözaltı başladığı anda ailenin köydekilerin cep telefonları toplanıp bunlar üzerinde çalışma yapılmıyor bu yapılsa cinayetle de ilgili belki de köyün sakladığı sırla da ilgili birçok veri elde edilebilecekti ama yapılmıyor. Daha sonra da kayıtlar siliniyor. Ki hala zanlıların hiçbirinin telefonlarının emniyet siber şubede incelendiği bilgisi elimizde yok.
Sonra kamera meselesi var. Köy Diyarbakır Askeri-Sivil havaalanına yakın olduğundan olsa gerek, köye hâkim tepede yerleşik bir Jandarma gözetleme kulesi var. Bu kulenin tüm köyü ve etrafını görebilen güçlü bir kamerası var. Nevzat Bahtiyarın Narin’in ölü bedenini alıp dereye gömdüğü olay günü yani Narin’in öldürüldüğü gün ki bu da kayboldu ihbarı yapıldığı gün. Narin’in bedenini taşıyan Bahtiyarın arabası hem kameraya kaydediliyor, hem de olay günü oradan geçmekte olan polis helikopterinin kamerasına yakalanıyor. Ve ne ilginçtir ki Jandarma kayıp ihbarı yapıldıktan sonra kamera kayıtlarına hiç bakmıyor ta ki Bahtiyarın itirafları yayınlanana dek.
Savcılık soruşturmalarına gelirsek burada da sorgulamaların olayın özüne girmeye matuf önemli sorular sorulmak yerine nerede ise bir tanığa sorulacak sorular sorularak soruşturma yapılıyor. Gazetecilerin bir kısmı şunu söylüyor savcının kafasında bir senaryo var Narin, Anne ile Amcayı ahırda uygunsuz şekilde yakaladı bunun üzerine öldürüldü. Bu kanı da itirafçı Nevzat Bahtiyar’ın ikinci ifadesi -ki o ifadeye başka boyutuyla geleceğim- bu ifadeye dayanarak tek senaryo üzerinden ilerleniyor. Oysaki diyor mesela gazeteci İsmail Saymaz bu şekilde ve sürekli yeni kişilerden alınan ama esası sürekli inkâr eden ifadelerin yani soruşturmanın gereksiz bir şekilde diye ifade ettiği şekilde genişlemesi nedeniyle soruşturmanın içinden çıkılmaz biçimde nerede ise karma karışık olacağını ve soruşturmanın çıkmaza gireceğini söylüyor. Ki gidişat saymazı doğrular mahiyette.
Tüm bunlar yazık ki Narin cinayetinin gerçek anlamda çözüleceği umudunu karartıyor. Oluşan kanaat cinayetin birilerine yıkılıp asıl faillerin sıyıracağı yönünde. Bunu kuvvetlendiren nokta cinayetin son derece örgütlü, planlı ve çok bilinçli bir biçimde üstelikte kriminolojiyi bilen, “nasıl delil karartılır, nasıl yapılırsa adli tıp bulguları sonuçsuz kalır diye düşünerek işlenen bir cinayet olması”. Bütün bunlardan dolayı cinayeti işlediği kanısı oluşan Amca’nın birilerinden ya da birisinden son derece kritik yardımlar almış durumda. Bunun yanında cinayete yardım ve yataklık ettiği nerede ise kesin görünen ama adeta dudaklarını dikmişçesine sessizlik yemini yapan köy ahalisinin -ki hepsi de aslında Güran aşireti ile bir şekilde akraba- tek kullanımlık sim kartlar ile 50’den fazla sahte ihbarda bulunarak hedef şaşırtıp Narine ulaşılmasını engelliyorlar. Adil bir ülke olsak ibret-i âlem olsun diye o köyü topyekûn özellikle de erkeklerini kolektif bir cinayet suçu ile müebbet sürgüne, yaşama en elverişsiz bir yere gönderirdik.
Ancak şunu da yazmam gerek bu cinayetle bir şeyi bir kez daha gördük demokrasi denen-eksiği ile fazlası ile-o rejimi tesis edebilseydik, devletin her şeyin nirengi noktası olduğu bir ülke yerine bireysellikle dayanışmanın içiçe olduğu bir ülke kurabilseydik, devleti yücelten aptalca vatanseverlikler yerine hayatı odağına koyan bir özgürlük tahayyülüne sahip olsaydık bugün başta narin tüm kaybettiğimiz çocuklar aramızda olacaktı. Ama beceremedik.
Beceremedik ama hiç olmaz ise bize bu örgütlü ve belli ki belli derin odakların hadi adını koyalım devletin mahrem odaklarının da bir biçimde içinde olduğu bu profesyonel ve organize cinayeti iktidar medyası kanalı ile bir zamanların herkesi eve kapayan skandallarla dolu Dallas dizisindeki gibi bir skandal öyküsü yazılmasına izin vermeden Narin Çocuktur Katili ???! (soru işaretlerinin sonundaki ünlemin kim olduğu zaten makalede mevcut) diyelim. Yani başlıktaki gibi Dallas değil gaddarlık olup biten.