Yaşlı bireylerin evde varlığı, sadece aile yapısında değil, aynı zamanda ataerkil düzenin sarsılmasında da önemli bir rol oynar. Türkiye’de yaşlı nüfusun artışı, yalnızca aile bağlarını ve ekonomik ilişkileri değil, toplumsal cinsiyet rollerini de zorlayıcı bir faktör haline gelmiştir. Kadınlar, bu ataerkil yükün en ağır kısmını taşımak zorunda kalırken, bakım işlerinin omuzlarına yüklenmesi, onların özgürleşme mücadelesini de gölgede bırakıyor. Bu geleneksel roller, sorgulanmayı çoktan hak ediyor!
Kadınların Bakım Rolü: Patriarkanın En Acımasız Yükü
Kadınlar, tarih boyunca patriarkanın inşa ettiği bakım veren rolüne sıkıştırılmıştır. Bu zoraki konumlandırma, yalnızca onların bireysel özgürlüklerini sınırlamaz, aynı zamanda ekonomik bağımsızlıklarını ellerinden alır. Türkiye’de ve dünyanın pek çok yerinde, ev içinde yaşlı bireylerin bakımını üstlenmek, kadınların omuzlarına yıkılmış bir görev olarak kalmaktadır. Ancak bu yük, artık kabul edilemez! Kadınlar, fiziksel ve zihinsel sağlıklarını hiçe sayarak patriarkanın hizmetkarları olamazlar!
Yaşlı bireylerin sürekli bakım ihtiyacı, kadınların iş gücüne katılımını engellemekte, kariyerlerini ertelemesine ya da tamamen bırakmasına neden olmaktadır. Kadınların toplumsal yaşamdaki yerini geriye iten bu sistem, ataerkil düzenin kendini koruma çabasından başka bir şey değildir. Kadınların ekonomik bağımsızlığına ket vurmak, onları sisteme bağımlı kılmanın en acımasız yollarından biridir.
Aile Dinamiklerinin Değişimi: Güç İlişkilerinin Yeniden Dağılımı
Yaşlı bireylerin aile içinde varlığı, ataerkil güç ilişkilerini de alt üst eder. Bakım yükünün ağırlığı altında ezilen genç nesil kadınlar, sadece yaşlı bireylere hizmet etmekle kalmaz, aynı zamanda aile içindeki güç dengesini de yeniden tanımlamak zorunda kalırlar. Yaşlı bireylerin geçmiş deneyimlerini aktarma ve bilgi paylaşımı maskesi altında süren bu düzen, kadınların üzerindeki baskıyı artırırken, onların aile içindeki rolünü de yeniden şekillendirir.
Aile içindeki güç ilişkileri, yaşlı bireylerin ihtiyaçlarına göre şekillenirken, bakım işine gönüllü olmayan kadınlar, hem aile içi çatışmalara sürüklenir hem de patriarkal düzenin baskılarına maruz kalırlar. Bu durum, kadınların kendi yaşamlarını kontrol etme haklarını ellerinden alır ve onları ailevi bağların esiri haline getirir.
Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği: Kadınların Emeği Görünmez Kılınamaz!
Yaşlı bakımının büyük bir kısmını üstlenmek zorunda kalan kadınlar, yalnızca yaşlıları değil, aynı zamanda çocukları ve ev işlerini de yönetirler. Bu çoklu roller, kadınların toplumsal alanda var olmasını engeller ve onların ekonomik bağımsızlığını elinden alır. Ataerki, kadınları toplumsal yaşamın dışına itmeye devam ederken, yaşlı bakımına dair politikaların yetersizliği de bu durumu daha da ağırlaştırır.
Toplum, kadınların bakım işlerine sıkıştırılmasına ve onların emeğinin görünmez kılınmasına artık izin vermemelidir! Kadınlar, kendi hayatlarının kontrolünü geri almak için ataerkil sistemin dayattığı bu rollerden kurtulmalıdır. Sosyal destek mekanizmalarının güçlendirilmesi ve kadınların bu süreçte yalnız bırakılmaması, toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesinin bir parçası olmalıdır.
Çözüm: Patriarkaya Karşı Kapsayıcı Politikalar
Yaşlı bireylerin aile içindeki varlığı, patriarkal düzenin kadınlar üzerindeki baskılarını artırırken, sosyal politika yapıcıların bu duruma müdahale etmesi kaçınılmazdır. Kadınların bakım yükünü tek başına üstlenmek zorunda kalmadığı, kolektif bir bakım anlayışının geliştirilmesi gerekmektedir.
- Eğitim ve Farkındalık: Ailelerde bakım sorumluluğunun adil bir şekilde paylaşılması gerektiğine dair farkındalık yaratılmalı. Ataerkinin dayattığı geleneksel roller, kadınların üzerine yıkılmamalı, herkes bu sürece dahil olmalıdır.
- Sosyal Destek Programları: Yaşlı bakımına yönelik sosyal destek hizmetleri güçlendirmeli, kadınların üzerindeki bakım yükünü hafifletmelidir. Profesyonel bakım hizmetlerinin yaygınlaştırılması, kadınların özgürlüğünü geri kazanması için önemlidir.
- Kadınların Ekonomik Güçlenmesi: Kadınların iş gücüne katılımı artırılmalı, esnek çalışma koşulları sağlanmalı ve uzaktan çalışma imkânları geliştirilmelidir. Kadınlar, patriarkanın esaretinden kurtulup, ekonomik bağımsızlıklarına kavuşmalıdır.
Yaşlı nüfusun artışı yalnızca demografik bir değişim değil, aynı zamanda ataerkil düzenin kadınlar üzerindeki baskısını derinleştiren bir dinamik haline gelmiştir. Bu baskıcı sistemle mücadele etmek, kadınların özgürlüğünü savunmak ve toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak için sosyal destek politikalarının güçlendirilmesi kaçınılmazdır.