Kadınlar, tarih boyunca toplumsal yapıların ve hukuk sistemlerinin en büyük mağdurları oldular. Toplumun yarısı olan biz kadınlar, yüzyıllardır eril düzenin inşa ettiği normlar ve yasalarla şekillendirilmek, tanımlanmak istendik. İşte bu yüzden, her fırsatta kendimizi bu yapıya karşı tanımlamak, itiraz etmek ve özgürlüğümüzü savunmak zorundayız. Bugün karşımızda duran şey de tam olarak bu: Erkek egemen bir iktidar, kadınların varlığını, kimliğini, haklarını ve özgürlüklerini yeniden tanımlamaya çalışıyor. Ve bunu yasal yollarla yapıyor. Son örnek olarak, Medeni Kanun’un 187. maddesinde yapılmak istenen değişiklik, tam anlamıyla kadının kimliğine, varlığına ve haklarına yönelik bir saldırıdır.
Kadınlar, evlendikleri zaman “kocasının soyadını alır” diye bir madde vardı, bu maddenin geri getirilmesine asla izin vermeyeceğiz. Çünkü bizler, sadece evli, eşine bağlı bireyler değiliz. Bizler, özgür iradeye sahip, bağımsız, eşit bireyleriz. Bu tür yasalar, kadınları özne olarak görmemekte, onları erkeğin sahip olduğu bir şey gibi konumlandırmaktadır. Aileyi, erkeğin belirlediği sınırlar içine sıkıştıran, kadınları birer “ekstra” olarak tanımlayan, kadın kimliğini yok sayan her türlü yasal düzenlemeyi kabul etmiyoruz.
Eril Yasaların Geri Dönüşü: Kadınların Kimliğine Saldırı
AKP-MHP koalisyonunun başını çektiği erkek egemen iktidar, çıkardığı yasalarla kadın düşmanlığını adeta yasal bir güvenceye almak istiyor. Medeni Kanun’un 187. maddesinde yapılmak istenen değişiklik, tam da bu amaca hizmet etmektedir. Madde, kadının evlendikten sonra sadece kendi soyadını kullanamayacağını, erkeğin soyadını almak zorunda olduğunu belirtiyor. Bu sadece sembolik bir değişiklik değil, çok daha derin ve tehlikeli bir anlam taşır: Kadınların kimliğinin erkek üzerinden tanımlanması, toplumda kadınların bağımsız bir varlık olarak görülmemesi, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin derinleştirilmesi.
Daha önce Anayasa Mahkemesi bu maddenin eşitlik ilkesine aykırı olduğuna karar vermiş ve bu karar resmi gazetede yayımlanmıştı. Fakat bu karar, erkek egemen iktidar için hiçbir şey ifade etmiyor. Çünkü bu iktidar, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini pekiştiren her adımda, kadınların özgürlük mücadelesini engellemeyi hedefliyor. İktidarın, yasada herhangi bir değişiklik yapmadan, maddenin olduğu gibi geçmesine çalışması, kadın kimliğine yönelik açık bir saldırıdır.
Kadın Haklarına ve Kazanımlarına Saldırı
Medeni Kanun’un 187. maddesindeki bu değişiklik, yalnızca bir soyadına dair bir düzenleme değil, aynı zamanda kadınların kimliğine ve haklarına yönelik bir saldırıdır. Bizler, kadınlar olarak sadece bir soyadına mahkum edilmekle kalmıyoruz, aynı zamanda şiddete uğrayan, katledilen bir kadının “aile reisliğini” pekiştiren bir düzenlemeye de maruz kalıyoruz. Bu madde, kadını toplumsal yapının alt sınıfına yerleştiriyor, erkeği ise her şeyin “reis”i olarak konumlandırıyor. Bu, en basit haliyle, kadının eşit haklara sahip olduğu bir toplum düzenine karşı yapılmış bir darbedir. Kadın kimliği, sadece soyadını değil, tüm haklarını yeniden kazanmalıdır.
Bu madde, kadınların özgürlük mücadelesinin en önemli hedeflerinden birini hedef alıyor: Eşitlik. Medeni Kanun’daki bu maddede, kadının kimliğini erkeğin kimliğiyle birleştirip, kadını “erkek üzerinden” tanımlamak isteyen iktidara asla izin vermeyeceğiz. Soyadı dayatması, kadının kimliğine ve varlığına yapılmış bir saldırıdır ve biz buna karşı direneceğiz.
Kadınların Alanlardaki İsyanı: “Vardık, Varız, Varolacağız!”
Kadınlar, toplumsal düzeni değiştirme gücüne sahip olan varlıklardır. Bunu defalarca kanıtladık. Sokaklarda, meydanlarda, alanlarda sesimizi duyurduk, mücadelemizi büyüttük. Bugün de bu yasa değişikliği ile kadın haklarına yapılan saldırıya karşı yine aynı şekilde alanlarda olacağız. “Vardık, Varız, Varolacağız!” diyerek, özgürlük ve eşitlik mücadelesini büyütmeye devam edeceğiz. AKP-MHP iktidarının kadınları susturmak, sindirmek, yok saymak için yaptığı tüm hamleleri, tarihin karanlık sayfalarına gömeceğiz.
Kadınların kazanımları, toprağında büyüdü, kökleri binlerce yıl öncesine dayandı. Bu topraklarda, bu toprakların insanları olarak biz kadınlar, her türlü baskı ve şiddet karşısında direneceğiz. Çünkü kadın kimliği, soyadı dayatmasından, erkek egemenliği üzerinden tanımlanmaktan çok daha fazlasıdır. Biz kadınlar, özne olarak varız ve hiçbir yasal düzenleme, bizim kimliğimize, haklarımıza ve özgürlüğümüze zarar veremez.
Kadınların Gücü: Direnişin Adı
Tüm bu yasal saldırılara karşı, kadınların gücü her zaman daha büyük olmuştur. Bugün de, her zaman olduğu gibi, mücadelemize devam edeceğiz. Erkek egemen yasalara, kadının kimliğine, özgürlüğüne ve haklarına yapılan saldırılara karşı tek ses olacağız. Alanlarda, sokaklarda, her yerde kadın isyanını yükseltmek için var gücümüzle çalışacağız. Kadınlar, erkek egemenliğine karşı tarih boyunca verdiği mücadeleyle kazanacak ve kazanıyor. Ve biz, bu mücadelenin bir parçası olarak, direnişimizi büyütecek, toplumsal eşitlik ve özgürlük için savaşmaya devam edeceğiz.
Unutmayın, kadınların gücü, hiçbir yasal düzenlemeyle engellenemez. Biz varız, ve var olmaya devam edeceğiz.