İstanbul Kadıköy Belediyesi’nde 6 aydır süren ve grev aşamasına gelen toplu iş sözleşmesi (TİS) süreci, Genel-İş Genel Merkezi’nin işçilere ve şube yönetimine danışmadan attığı imzayla ani bir şekilde sona erdi. Grev, işverenin işçilere gönderdiği bir mesajla yalnızca 1 dakika sürdü.
“İşçi İradesi Bir Kez Daha Yok Sayıldı”
Kadıköy Belediyesi binasına “Bu iş yerinde grev var” pankartının asıldığı sırada işverenin, anlaşma sağlandığına ilişkin mesajı grevi sonlandırdı. Ardından, işçilerin bağlı bulunduğu Genel-İş İstanbul Anadolu Yakası 1 No’lu Şube yönetimi, Genel Merkez’in müdahalesini protesto etmek için istifa etti.
Şube adına açıklama yapan Nazan Gevher Çam Ay, işçilerin iradesinin gasp edildiğini belirtti:
“Haklarımız için hazırladığımız özgür toplu iş sözleşme, işveren ve sendika tarafından sefalet ücretlerine indirgendi. Bu, ne siyasi partiye ne de sendikaya yakışır.”
“Genel Merkezi İstifaya Davet Ediyoruz”
Ay, Genel-İş Genel Merkezi’ni istifaya çağırdı ve şube yönetimi olarak istifa ettiklerini açıkladı. Şube yönetimi, işçilerin insanca yaşam ve çalışma koşulları için mücadeleye devam edeceklerini vurguladı:
“İşçinin hakkını gasp eden iş birliği, kabul edilemez. Biz bu düzene karşı mücadeleyi sürdüreceğiz.”
Ne Oldu?
- Anlaşma Habersiz İmzalandı: Kadıköy Belediyesi’nde, SODEMSEN ile yapılan son görüşmede anlaşma sağlanamayınca grev ilan edildi. Ancak grev ilanından yalnızca 1 dakika sonra işveren, işçilere anlaşmanın sağlandığına dair bir mesaj attı.
- Genel Merkez Müdahalesi: Şube yönetimi, sözleşmeyi imzalamadığını ve bunun Genel-İş Genel Merkezi tarafından işçilere danışılmadan gerçekleştirildiğini açıkladı.
- Sefalet Ücretine Onay: Genel Merkez’in günlük brüt 1500 TL’lik bir teklifi kabul ettiği açıklandı, işçiler işbaşı yapmak zorunda kaldı.
İşçi Mücadelesi Devam Ediyor
Kadıköy Belediyesi işçileri, iradelerinin hiçe sayılmasına karşı mücadeleye kararlılıkla devam edeceklerini açıkladı. Basın toplantısı, dost kurumların ve siyasi partilerin dayanışma mesajlarıyla sona erdi.
Sınıf Mücadelesine Darbe
Kadıköy’de yaşanan bu olay, sendikal bürokrasinin işçi sınıfı iradesini nasıl hiçe saydığını bir kez daha ortaya koyuyor. Grev hakkı, yalnızca bir prosedür değil, işçilerin insanca yaşam ve çalışma koşulları için verdikleri mücadelenin temel aracıdır. Ancak bu hak, işverenle iş birliği yapan sendika yönetimleri eliyle de zayıflatılıyor. İşçilerin bağımsız bir sendikal mücadele hattı örmesi artık daha da hayati bir önem taşıyor.