Balıkesir’de inşaatta çalışan Özgür İpek, Mehmet Argın ve Cemal Güzel, 21 Ağustos akşamı Altı eylül ilçesinde bulunan Atatürk Parkı’nda Kürtçe müzik dinledikleri sırada polisler tarafından gözaltına alındı. İşçiler, “Çevreden şikâyet var” gerekçesiyle kimliklerini isteyen polislere müzik dinlediklerini belirterek, kimliklerini vermedi. Bunun üzerine 3 işçi, polis, bekçi ve şikâyette bulunan lunapark sahibinin saldırısıyla darp edildi. Gözaltına alındıktan sonra emniyetteki işlemleri biten 3 işçi, Balıkesir Adliyesi’ne getirildi. Savcılık tarafından ifadeleri alınan işçiler, “örgüt propagandası yapmak”, “polise mukavemet” iddialarıyla tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edildi.
Sulh Ceza Hâkimliği ’ne çıkarılan işçilerden Cemal Güzel tutuklanırken, İpek ve Argın ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
Saldırı sonrası memleketi Amed’e dönen işçilerden Özgür İpek, yaşadıkları ırkçı saldırı ve sonrasında yaşanılanları ajansımıza anlattı.
Saldırı Anı Yaşanılanlar
Amed’den Balıkesir’e bir ay önce çalışmak için gittiğini belirten İpek, çalıştıkları inşaattan parka gidip müzik dinlediklerini ve “insanlar rahatsız oluyor” denilerek uyarıldıklarını aktardı. Oysaki lunaparktaki müziğin daha yüksek olduğunu söyleyen İpek, yaşanılanları şöyle aktardı: “Parktan çıkıp kaldığımız şantiyeye gitmek için yürüdük, zaten on dakikalık bir mesafede bulunuyordu. Karşımıza birden bekçiler çıktı. ‘Hakkınızda ihbar var’ deyip bizden kimlik istediler. Daha bize kimlik sormadan lunaparkın sahibi geldi. ‘Burası Türkiye, Türkçe konuşmanız gerekiyor. Kürt yoktur’ diyerek üzerimize yürüdü. Birde baktık etrafımız yunus polisleri, bekçiler ve o ırkçı lunaparkın çalışanlarıyla sarıldı. Bize orada ters kelepçe yaptılar. İşkenceleri başladı sonrasında coplarla vurmaya başladılar.”
‘Planlı Bir Saldırıydı’
Şiddetin boyutu nedeniyle öleceklerini düşünmeye başladıklarını dile getiren İpek, bu esnada bekçinin de “bir kurşunluk canı var” tehdidinde bulunduğunu kaydetti. Duruma engel olmaya çalışanların da gözaltına alınmaya çalışıldığını belirten İpek, gözaltı sonrası götürüldükleri hastanenin güvenlik görevlilerinin “bozkurt” işareti yaparak, “burası Türkiye, biat edeceksiniz” diyerek üzerlerine yürüdüğünü ifade etti. İpek, “Gözaltı otosuna bindirilirken oradaki ırkçı grubun saldırısına uğradık ancak kimse yardım etmedi. Ailelerimize haber vermemize dahi izin vermediler. Bulunduğumuz yerde birçok güvenlik kamerası vardı, bir şey söylemişsek kameralara bakmalarını söyledik. Kimse bizi duymadı. Söylediklerimizin hepsi tespitli. Polis ve bekçiler bizi darp ettiği esnada ırkçı gruptakiler de şiddet uyguluyordu. Bu yüzden organize ve planlı bir saldırıydı. Bizi darp ettikten sonra hastaneye gittik. Bize yapılanları anlatmak insanları haberdar etmek istedik buna da izin vermediler ve yine şiddet uyguladılar. Bizi muayene eden doktorlar arkadaşımın burnunun kırık olmasına bakmadan rapor yazdı ve bizi karakola götürdüler. Ertesi gün tekrar hastaneye getirildiğimizde orada başka bir doktor vardı. O rapor yazdı” dedi.
‘Tek Neden Kürt Olmamız’
Adalet isteyen İpek, Balıkesir’de kalan diğer işçi arkadaşlarının can güvenliklerinin olmadığını söyledi. Arkadaşlarından Cemal Güzel’in tutuklandığını dile getiren İpek, slogan attıkları ve “Burası Kürdistan” dediklerinin iddia edildiğini ancak bunun gerçek dışı olduğunu belirtti. Saldırıya uğramalarının ana nedeninin Kürt olmaları olduğunu söyleyen İpek, “Yaptıklarını haklı çıkarmak içinde “Cumhurbaşkanına hakaret” ettiğimizi ortaya sürdüler. ‘Polise mukavemet’ diye söylüyorlar ama karşı çıkmayı bırakın konuşmamıza bile izin vermediler. Bizi onların elinden kurtarmaya gelen 3 kişiyi daha gözaltına aldılar. Onları tanımıyoruz. Zaten gözaltına alındığında ‘tanıyor musun’ diye soruyorlardı” dedi.
İHD’ye Başvuracak
Güzel’in Balıkesir Cezaevi’nde tutulduğunu, bu nedenle hayati tehlikesinin olduğunu söyleyen İpek, şöyle devam etti: “Bizi darp ettikleri esnada bir bekçinin parmağı kırıldı. Daha sonra onun parmağını kırdığımızı söylediler. Bizler o durumda iken sesimizi bile çıkaramıyorduk. Kiminle nasıl kavga edebilirdik ki. Olayı gören arkadaşlarımız 40-50 kişinin bizi darp ettiğini söyledi.”
İnsan Hakları Derneği’ne (İHD) başvuracaklarını belirten İpek, “Hakkımız ne ise soracağız. Bizlere uygulanan bu zulmü kabul etmiyoruz” diye belirtti.(MA)