Arslan Özdemir
“Eğitimi yalnızca korku ve utanmayla sınırlamak, bilginin ve özgür düşüncenin önüne duvar örmektir.”
Eski Milli Savunma Bakanı, AKP Kayseri Milletvekili Hulusi Akar’ın katıldığı bir etkinlikte eğitime dönük açıklamaları üzerine bir sosyolojik ve pedagojik değerlendirme yapmak, hem Türkiye’deki eğitim anlayışını hem de genel olarak eğitimde değerlerin yerini incelemek açısından önemli bir konuya temas eder.
“Eğitimin amacı bilgi değildir; Allah korkusu ve kuldan utanmaktır” ifadesi, geleneksel ve dini değerlerin eğitime nasıl dâhil edildiği, modern bilgiye nasıl yaklaşıldığı ve bu anlayışların sosyolojik bağlamda nasıl şekillendiği hakkında önemli bir tartışma başlatır.
Eğitimin amacı üzerine yapılan tartışmalar, tarih boyunca değişkenlik göstermiştir. Modern eğitim sistemleri genellikle bireyleri bilgi, beceri ve yetkinliklerle donatarak topluma entegre etmeyi amaçlar. Ancak geleneksel ve dini değerlerin ön planda olduğu toplumlarda, eğitim aynı zamanda ahlaki ve manevi bir yapılandırma süreci olarak görülmüştür. Hulusi Akar’ın bu sözleri, Türkiye’nin sosyo-kültürel dinamikleri bağlamında da değerlendirilebilir.
Toplumlar, bireylerin sosyalizasyon sürecinde eğitimi temel bir araç olarak kullanırlar. Bu süreçte eğitimin amacı, bireyleri toplumun kültürel normlarına, değerlerine ve beklentilerine uygun biçimde şekillendirmektir. Geleneksel Türk toplumunda da eğitim, dini ve ahlaki değerlerle sıkı sıkıya bağlı bir süreç olarak algılanmıştır. Bu bağlamda, Allah korkusu ve utanma gibi kavramlar, bireyin topluma uyumlu, ahlaki değerler çerçevesinde davranmasını sağlamak amacıyla eğitimin merkezine yerleştirilmiştir.
Sosyolojik açıdan bakıldığında, eğitimin yalnızca bilgi aktarma süreci olmadığı, aynı zamanda toplumsal normların ve değerlerin aktarılması için bir araç olduğu görülür. Türkiye gibi toplumlarda, dini ve ahlaki değerlerin bu sürecin bir parçası olması, toplumun kültürel ve tarihsel gelişimiyle yakından ilişkilidir. İslami değerlere dayalı eğitim sistemleri, bireylerin yalnızca entelektüel bilgi ile değil, aynı zamanda ahlaki ve dini değerlerle donatılmasını öngörür.
Pedagoji açısından, eğitimin amacı bireyin bilişsel, duygusal ve sosyal gelişimini desteklemektir. Ancak modern eğitim anlayışı, dini veya ahlaki değerlerin eğitimin temel amacı olup olmaması gerektiği konusunda farklı yaklaşımlar sunar. Hulusi Akar’ın açıklamasına pedagojik açıdan bakıldığında, eğitimin amacının bilgi değil, Allah korkusu ve utanma üzerine kurulmasının, eğitimin modern fonksiyonlarıyla çeliştiği söylenebilir.
Modern pedagojik yaklaşımlar, eğitimin en önemli amacının eleştirel düşünme, problem çözme ve yaratıcı düşünme becerilerini geliştirmek olduğunu vurgular. Bunun yanı sıra, bireylerin topluma entegre olmalarını sağlayacak sosyal becerilerin ve değerlerin kazandırılması gerektiği kabul edilir. Ancak bu değerlerin kaynağı konusunda fikir ayrılıkları olabilir. Geleneksel ve dini değerlere dayalı bir eğitim anlayışı, bireyin bağımsız düşünme becerisini sınırlayabilir ve toplumsal normlara sorgusuz bir uyum bekleyebilir.
Türkiye’de eğitim sistemi, özellikle Cumhuriyet döneminden sonra laik temellere dayandırılmıştır. Ancak son yıllarda dini ve ahlaki değerlerin eğitime entegrasyonu yeniden gündeme gelmiştir. Hulusi Akar’ın açıklaması, bu tartışmaların bir yansıması olarak değerlendirilebilir. Eğitimde dini değerlerin ne ölçüde ve nasıl yer alması gerektiği konusu, Türkiye’nin sosyolojik yapısını ve eğitim politikalarını doğrudan etkilemektedir.
Eğitim sisteminde Allah korkusu ve utanma gibi kavramların ön plana çıkarılması, ahlaki eğitim açısından önemli görülse de, bunun bilgi temelli bir eğitim anlayışıyla ne derece bağdaştığı sorgulanabilir. Modern toplumlarda bilgi temelli eğitim, bireylerin entelektüel gelişimini sağlamanın yanı sıra, onların eleştirel düşünme becerilerini geliştirmeyi ve toplumda bağımsız bireyler olarak var olabilmelerini hedefler. Türkiye’de bu iki anlayışın çatışması, eğitim politikaları üzerindeki tartışmaların temelinde yatmaktadır.
Hulusi Akar’ın eğitimin amacı üzerine yaptığı açıklama, Türkiye’deki eğitim anlayışının geleneksel ve modern unsurlar arasındaki dengesini tartışmaya açmaktadır. Eğitimin yalnızca bilgi değil, aynı zamanda ahlaki ve manevi değerleri aktarma görevi olduğu görüşü, özellikle dini değerlere dayalı bir bakış açısını yansıtmaktadır. Ancak modern eğitim anlayışı, bilgi temelli bir eğitim modelini savunur ve bireylerin bağımsız, eleştirel düşünen ve problem çözme becerilerine sahip bireyler olarak yetişmesini hedefler.