Devrimci İşçi Sendikalar Konfederasyonu (DİSK) İstanbul Bölge Temsilcisi Asalettin Aslanoğlu, direniş döneminde yaşamını yitirenleri andı. Aslanoğlu, “Gezi Direnişi’nin bir diğer anlam ve önemi artık halk bu iktidarı istemiyordu ve hala istemiyor. Buradan tekrar belirtmek istiyoruz; son sözü her zaman direnen halklar söyler” dedi.
Tüm Bel-Sen 5 No’lu Şube Başkanı Ensari Korkmaz, “Bizler bu süreçlerin bir parçası olmaktan gurur duyuyoruz. Gezi Direnişi çocuklarımıza bırakacağımız bir mirastır. Bu kapsamda hukuksuz yargılanan ve cezalar alan Gezi tutsaklarını derhal serbest bırakılmasını talep ediyoruz” diye kaydetti.
TMMOB’den Seyfettin Avcı, Gezi Direnişi’nin bir halk hareketi olduğunun altını çizdi. Avcı, “Ülkemizin en büyük halk hareketi olan Gezi Direnişi ile gurur duyuyoruz. Gezi Direnişi bizim onurumuzdur ve bu onuru sahiplenmekten son derece gurur duyuyoruz” şeklinde konuştu.
İstanbul Tabip Odası Başkanı Osman Küçükosman, “Tüm halkların ortak mücadele verdiği Gezi Direnişi’nin meşru müdafaa olduğunu hepimiz biliyoruz. O dönemlerde direnenler ve şehit düşenleri bir kez daha saygıyla anıyorum. Yargılanan arkadaşlarımızın derhal serbest bırakılmasını talep ediyoruz” çağrısı yaptı.
“Hukuksuz Yargılamalara Ses Verin”
Gezi Direniş nedeniyle bir süre tutsak kalan Mücella Yapıcı ise, Gezi Direnişi’ni “rengârenk bir direniş” olarak nitelendirdi. Siyasi davalarda verilen cezalarla toplumun sindirilmek istendiğinin altını çizen Yapıcı, “Kobanê ve Gezi direnişini yargılayanlar, ülkenin demokrasisine en büyük darbeyi vuranlardır. Gezi’deki toplumsal refleksi sindirmeye çalışanlar bir kez daha yanılgıya uğradı. Gezi davasında haklarında tek bir suç delili olmayan tutsakların bu intikamcı hukuk ve akıl dışı uygulamalarla sindirilmesi amaçlandı. Bunların tümü hukuksal kumpastır. Gezi davasında hukuksuz yargılamalara ses verin. Bu haksızlığa ve adaletsizliğe ortak olmayın” şeklinde konuştu.