Artan kadın cinayetleri kadın hareketlerinin en büyük sorunu haline geldi. İstanbul sözleşmesinin gerici deyimine uygun bir şekilde erkek hâkim bir düzen kurmak isteyenlerin baskısı ile iptali sonrası kadın cinayetleri deyim yerinde ise füze gibi arttı. Çünkü sözleşmenin getirdiği koruyucu yükümlülükler uygulanmaz iken sözleşme kalkınca artık hiçbir şey yapılmaz oldu. Böylece erkek kolluk, erkek yargı el birliği ile varacak ve egemenlik krizinden doğan ölümcül öfke ile erkeklerin kadın katliamı yapmasının önünü açmış oldu.
Eşik Eşitlik için Kadın Platformu yaptığı açıklamada bu duruma dikkat çekerek kadın cinayetlerinin artık cins kırımı denilen noktada olduğunu belirtti. Açıklama da “Son bir hafta içinde erkekler tarafından öldürülen Manavgat’ta Gülfer Öte, Didim’de Sibel Aygan, Karabük’te Gülsiye Ortakçı, Afyon’da Satı Aktan, Adıyaman’da Zeliha Kılavuz, Kars’ta Sıla M.; Van’da kaybolan Rojin Kabaiş, İstanbul Beyoğlu’nda sokak ortasında iki erkeğin cinsel saldırısına uğrayan İ.A.; Fatih’de vahşice katledilen Ayşenur Halil ve İkbal Uzuner… Kim bilir daha niceleri! Yıllardır bu artık bir cinskırım diyoruz.” Denilerek cinayetlerde yaşanan tırmanmayı ortaya koydular.
“Yıllardır Bu Artık Cins Kırım Diyoruz”
Açıklamada erkek egemen bakışa sahip hâkimlerin olduğu mahkemelerin çeşitli bahanelerle kadınları katleden erkeklere ya hiç ceza vermemesinden doğan erkek adalet sisteminin, kadınları korumak birçok genelge ile yükümlülük olarak güvenlik birimlerinde olmasına rağmen görevlerini yapmamasının arka planın da yatan nedenlere değinilerek şunlar söylendi: “Yıllardır bu artık bir cinskırım diyoruz. Bu cinskırıma neden olanlar, kadın erkek eşitliğine karşı çıkıp kadınları değersizleştirmeye çalışanlar, 6284 sayılı kadına karşı şiddetle mücadele yasasına saldıranlar, İstanbul Sözleşmesi’nden hukuksuz çıkanlar, kadınlara karşı şiddeti kadınların çözmesi gereken bir sorun olarak görenler, iktidardan muhalefete kadınların eşitlik mücadelesine gözlerini kapatanlardır. Sorumlular, istatistik tutulmadığı, mevcut olanlar çarpıtıldığı, kamuoyundan ve basından gizlendiği için gerçek sayısını bir türlü öğrenemediğimiz kadın cinayetlerini ve şüpheli kadın ölümlerini gözden kaçırmaya çalışanlardır.”
Yasaları Uygulayın
Bu saptamalardan sonra da neler yapılması gerektiği sıralanarak İktidara ve yargıya yasal sorumlulukları hatırlatıldı ve talepler sıralandı. “Uluslararası sözleşmelerin, Anayasa’nın, yasaların açıkça zorunlu kıldığı sorumluluklarınızı yerine getirin ve derhal harekete geçin.
6251 sayılı onay yasası ve Anayasa’nın 90. maddesi gereği iç hukukun parçası olan İstanbul Sözleşmesi’nin içeriği halen yürürlükte ve sadece merkezi iktidar değil; Meclis, yargı, tüm yerel yönetimler, üniversiteler, siyasi partiler, sendikalar, medya, meslek odaları, spor kulüpleri ve herkesi bağlıyor, uygulayın;
- Kadına karşı şiddetle mücadele yasası 6284’ü etkin uygulayın;
- 7 gün 24 saat çalışan, kadınlara özgülenmiş, ücretsiz Alo Şiddet hattı açın;
- Her semte kadın danışma merkezi, her 100 bin nüfusa en az bir sığınak, her 200 bin nüfusa en az bir cinsel şiddetle mücadele kriz merkezi açın;
- Şiddet mağdurlarına yönelik tıbbi, psikolojik ve hukuki danışmanlık hizmetlerini ücretsiz olarak sağlayın ve tüm kadınlar için erişilebilir hale getirin;
Kadın Yanlısı Politikalar Uygulanması Talep Edildi
- Kadınlara barınma, iş bulma, kreş ve maddi yardım gibi destekler sağlayın;
- Kadın cinayetlerini önlemek için risk değerlendirme ve yönetim birimleri kurun;
- Ekonomik ve psikolojik şiddet, fiziksel şiddet, ısrarlı takip, dijital şiddet, cinsel taciz, tecavüz dâhil cinsel şiddet, zorla evlendirme, eziyet gibi kadınlara ve çocuklara yönelik suçlarda cezasızlık politikasından vazgeçin;
- Kadına karşı şiddet olguları ile ilgili olarak yeterli sayıda ve ağırlıkla kadın olmak üzere meslek içi eğitimden geçirilmiş kolluk ve yargı üyesi görevlendirilmesini sağlayın;
- Kültür, gelenek, din ve sözde “namusun” şiddet eylemlerine bahane olarak ileri sürülemeyeceğini, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği dâhil kimseye ayrımcılık yapılamayacağını temel ilke olarak kabul edin;
- Kadın örgütlerinin kadına yönelik şiddetle ve ev içi şiddetle mücadeledeki bilgi ve deneyimini görmezden gelmekten vazgeçin.
Boş Laflarınıza Artık Bir Son Verin
Toplumda infial uyandıran kimi cinayet ya da cinsel saldırı eylemlerinden sonra iktidardan da muhalefetten de üzüntü belirtmekten, ağır cezalar talep etmekten ibaret cümleler duymaktan bıktık. Siyasetçilerden, kamuoyundan, medyadan yükselen idam ve hadım taleplerinden usandık. Her gün daha da artan sistematik devlet ve erkek şiddetini, tek tek faillerin bireysel özelliklerine, geçmişlerine bağlayıp kişiselleştiren basmakalıp yorumlardan çok sıkıldık. Havada uçuşan boş laflarınıza artık bir son verin, somut politikaları ve uygulamaları derhal hayata geçirin.”
Eşik açıklamasında tüm bu engellere rağmen mücadelelerinin sona ermeyeceğini “Şiddetsiz bir yaşam için mücadele etmekten vazgeçmeyeceğiz” diye belirterek açıklamasını bitirdi.