Türkiye’nin ekonomik sıkıntıları derinleşirken, hükümetin vatandaşın cebine el uzatma politikaları hız kesmeden devam ediyor. Son olarak, kredi kartı limiti 100 bin lira ve üzerinde olan kişilerden yıllık 750 liralık bir “katkı payı” adı altında savunma sanayii fonuna ücret kesilmesi, vatandaşları ve ekonomistleri isyan ettirdi. Ekonomistlerin, “İnsanlar çöpten yemek topluyor, bizden kafalarına göre katkı istiyorlar” şeklindeki tepkisi ise, halkın içinden geçtiği zor duruma ayna tutuyor.
Ekonomik kriz, işsizlik ve enflasyon gibi sorunlarla boğuşan bir ülkede, savunma sanayii için ek bir vergi uygulaması büyük bir çelişki yaratıyor. Bu politika, zaten ağır vergi yükü altında ezilen, gelir adaletsizliğiyle mücadele eden insanlara daha da fazla yük bindirmekten başka bir şey değil. Limiti 100 bin liranın üzerinde olan kredi kartlarına sahip olan kişiler, sanki zenginmiş gibi yaftalanarak hedef alınıyor. Ancak gerçek şu ki, bu kartlara sahip olan insanlar genellikle orta sınıfa mensup, ekonomik baskılar altında hayatlarını sürdüren bireyler. Kredi kartı limitlerinin yüksek olmasının nedeni, vatandaşın zor durumda ihtiyaçlarını kredi kartıyla karşılamasından başka bir şey değil. İnsanlar faturalarını, gıda ihtiyaçlarını, hatta kira ödemelerini bile kartla yaparken, hükümetin bunu bir “lüks” olarak görmesi ve ek bir vergiyle cezalandırması anlaşılır gibi değil.
Ülkede temel ihtiyaçlarını karşılayamayan binlerce insan varken, hükümetin öncelik olarak savunma sanayiine kaynak yaratmayı seçmesi, halkın yaşam koşullarını göz ardı ettiğinin açık bir göstergesi. Sokaklarda çöpten yiyecek toplayan insanlar varken, vatandaşın kredi kartından zorla para kesilmesi, adaletsizlik ve duyarsızlığın en somut örneği. Bu uygulama, ekonomik yönetimin başarısızlığını örtbas etmek için yapılan bir manevra gibi görünüyor. Devletin, bütçesini savunma harcamalarına aktarmak yerine, halkın ihtiyaçlarına, sosyal güvenliğine ve refahına öncelik vermesi gerekiyor.
Bu uygulama bir kez daha gösteriyor ki, hükümet vatandaşın gerçek sorunlarını görmekten uzak. Ekonomik krizin derinleştiği, enflasyonun hayat pahalılığını zirveye taşıdığı bir dönemde, halkın cebinden zorla para almak yerine, kaynakların adil ve verimli bir şekilde yönetilmesi gerekmektedir. Halkın dayanma gücü tükenirken, hükümetin yanlış ekonomik politikalarının bedelini vatandaşlara ödettirmesi kabul edilemez.