Eko Anarşist kollektif bugün barış sürecine dair bir bildiri yayınladı. Bildiride gerek hükümetin ve devletin gerekse de PKK üst yönetiminin barış yapmaktan çok süreçte eli güçlü konumda olmak için çaba gösterdiğini söyleyerek hem TUSAŞ saldırısını eleştirildi. Bildiri de silahların gölgesinde barış olmayacağı gibi barışında savaşan tarafşarın her iki taraf içinde tatmin edici kazanımlarla sonuçlanacak adil bir müzakere ile sağlanacağı belirtilerek “ortada gerçek anlamda bir barış değil içi boş ifadesi var. Devletin etki gücü fazlası ile aşınmış, örgütü ile tüm bağı kopmuş bir lider ve bir sol muhalefet partisi olma mücadelesi veren ama bunun yanında Kürt halkına demokratik haklarının verilmesi için siyasi süreçte olan bir partinin rica ve talepleri ile 40 yıldır süregelen kanlı bir hesaplaşma sona ermez.”
Bilditri şöyle: “Önce Bahçeli’nin DEM sıralarına gelip DEM Parti eş sözcüsü Tuncer Bakırhan’ın elini sıkması ile başlayan ve ardından Bahçelinin geçmişle kıyaslandığında tam yüzseksenderecelik dönüş içeren konuşması ile açığa çıkan barış projesi ve tam bu açıklamanın ertesi günü beni devre dışı bırakamazsın diyen TUSAŞ Tesislerini hedef alan ve sivilleri katleden PKK saldırısı ve saldırının hemen ertesinde İsrail’in yaptığı gibi Rojavadaki sivil alt yapıyı hedef alan, aralarında çocuklarında olduğu sivilleri de hedef almış olan Hava Saldırıları ile devam eden barış komedisi konuşulmaya devam ediyor.
Barış Komedisi diyoruz çünkü bir kere barış savaşan taraflar arasında olur. Dolayısıyla gerçek anlamda bir barış ve silahların bir daha konuşmayacağı bir süreç olacak ise Türk devleti PKK ile müzakereler yürütür ve her iki tarafın da adil bulacağı koşullar üzerinde müzakere edilip uzlaşılır. Ancak bu olunca silah bırakılır ve örgütün silahlı kanadı da bir daha savaş olmayacağına inanır ise varlığına son verir. Yoksa emir komuta ile hele de hapiste tamamı ile devletin emir kulu haline sokulan rehine konumundaki bir liderin sözleri ile bu olmaz. Bu nedenle Bahçeli’nin dile getirdiği şey olsa olsa barış kandırmacası olur. Yani ortada gerçek anlamda bir barış değil içi boş ifadesi var. Devletin etki gücü fazlası ile aşınmış, örgütü ile tüm bağı kopmuş bir lider ve bir sol muhalefet partisi olma mücadelesi veren ama bunun yanında Kürt halkına demokratik haklarının verilmesi için siyasi süreçte olan bir partinin rica ve talepleri ile 40 yıldır süregelen kanlı bir hesaplaşma sona ermez.
Ayrıca son karşılıklı askeri saldırılar gösterdi ki her iki tarafında gerçek bir barış diye bir derdi yok. Türk devleti sahip olduğu askeri güç elverdiği oranda karşı tarafa maksimum zayiat vererek düşmanın teslim olmasını sağlayacak bir savaş stratejisi vermekte. Buna mukabil PKK’da şehir gerillası eylemleri ile devletin canını yakacak eylemler yaparak ve güvenlik algısını, dahası bitirdik söylemlerinin geçersizliğini ortaya koyarak devleti kendi koşulları ile masaya oturtmaya çabalıyor. Yani iki tarafın da adil bir barış değil kendi tarafı için maksimum fayda sağlayacak bir süreç anlayışı var.
Biz eko anarşistler olarak bu sahtekârlıklara kanmadığımızı ne otoriter ve militarist bir örgüt olan ve birçok eleştirimize rağmen bizim için her zaman saygın bir düşünür olarak hak ettiği yeri koruyan yoldaş Bookch’inin komünalizminin olsa olsa asalağı olan PKK’ya da, tüm Anarşistler için her zaman asla değişmeyecek nefret sembolü olan devlete de diyoruz ki yalan söylemeyi bırakın BARIŞIN DİLİ ÇATALLI OLMAZ. Barış yapmak isteyen elini tetikten çeker bu kadar nettir.
Bu yapılan olsa olsa bulanık suda balık avlama deyimine uygun bir üçkâğıtçılıktır. Çelişki kavramına uygun düşecek şekilde silahların gölgesinde barış olmaz. Bedel ödemeyi göze almadıkça adil bir barış yapılamaz.
Kürt halkının barışa ve özgürlüğe olan susamışlığını sömürmeyi bırakın. AKP de PKK’da samimi olarak halkı için mücadele eden ve bu uğurda da ciddi bedeller ödeyen Kürt siyasetçileri rehin alarak siyasi kazanç peşinde. Bu nedenle diyoruz ki Kürt siyasilerden elinizi çekin.
Bir sözümüzde Kürt Siyasetçilerine Kürt halkının Öcalan’a olan sempatisini mitleştirmekten vazgeçin. Önder Öcalan miti sizi olsa olsa Kürt Atatürk’ü yaratmış Kemalistler kılar. Kürt halkının devlet tarafından ele geçirildiği anda “her tür hizmete hazırım” diyen Narsist ve kendi canını halkından daha değerli gören ve hayatını, çıkarlarını ölüme gözünü kırpmadan yolladığı gençlerden daha üstün tutan sahte önderlere değil özgürce siyaset yapmaya ihtiyacı var. Halkınıza sahte umutlar vermeyi bir kenara bırakın.
Devlete gelirsek eğer barış söylemlerinde samimi iseler -ki belli ki neo-conların İsrail vekilliğinde tesis ettikleri Ortadoğu projeksiyonundan çok ürkmüşler-DEM Partinin söylediği gibi Öcalan’ın serbest kalması en azından örgüt safındakilerde dâhil pek çok kişi nezdinde Öcalan’ın rehin değil baş müzakereci olabileceğini gösterir.
Özetlersek ve tek cümle ile ifade edersek ya barışacağız ya da savaşacağız bu noktada tercih savaşın taraflarında.
ADİL BARIŞ HEMEN ŞİMDİ
KÜRT HALKINA KAYITSIZ KOŞULSUZ ÖZGÜRLÜK”