Mezopotamya Kültür Merkezi (MKM) sanatçısı Engin Cengiz’e verdiği röportajlar ve yaptığı şarkılar nedeniyle hakkında “örgüt üyesi olmak” iddiasıyla İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hakkında açılan soruşturma kapsamında gözaltına alınarak adli kontrol tedbiriyle serbest bırakıldı. Cengiz’e savcılık ifadesinde 12 Eylül Askeri Darbesi sırasında 37 kişinin ağır işkencelerle katledildiği Diyarbakır 5 No’lu Askeri Cezaevi’ni anlattığı “Diyarbakır Zindanı”, Newroz’a katılım çağrısı ve konserleri yasaklanan MKM’nin “baskılara karşı mücadele edeceğine” dair verdiği röportaj soruldu.
Tutanakta yer alan ifadeye göre Cengiz, 14 Temmuz direnişini anlatan şarkıyı kendisinin yaptığını belirterek, “Evet 14 Temmuz’a dair bir şarkı yaptığım doğrudur. Bu şarkı Diyarbakır 5 No’lu Cezaevi’nde yaşanan olaylara ilişkin yazmış olduğum bir şarkıdır. Ben bu şarkının içinde geçirdiğim isimlerin mevcut düzene karşı yapmış olduğu direnişlerine atfen yaptım. Şarkıyı mevcut düzen ve işkenceye, kötü muameleye karşı durmaları sebebiyle 2024 yılında yazmıştım” ifadelerini kullandı.
‘Direkt Kültüre Karşı Yapılan Bir Baskı’
Gözaltına alınıp savcılıkta kendisine sanatıyla, röportajlarıyla ilgili sorular sorulmasını “baskı ve yıldırma” politikası olarak değerlendiren Cengiz, “Toplum tarafından bilenen kişilerin yani sanatçıların gözaltına alınması hem toplum için daha korkutucu hem de direkt kültüre, dile karşı yapılan bir baskı. Kürt dilinin ve kültürünün toplumsallaşmasını daha görünür kılınmaması açısından ve Kürt sanatçıları görüp örnek alıp ardından giderek sanat yapacak insanları engellemek istiyorlar” sözleriyle değerlendirdi.
‘Diyarbakır Zindanı Şarkısını Kim Yaptı?’
“Diyarbakır Zindanı” isimli şarkıyı savcılığın kendisine sorduğunu anlatan Cengiz, “Pablo Picasso’ya Guernica eserini siz mi yaptınız, diye sorarlar. O da o dönem faşist yönetimine ‘Hayır, siz yaptınız’ der. Aslında benim durumumla aynı. Ben de şarkımda Diyarbakır 5 No’lu Zindanı’nda zulme direnen insanları anlattım. Ki zulme direnmek haktır. Orada ‘Türkçe konuş, çok konuş’ yazısı asılıydı, bir sürü işkencenin olduğu bir yer. Ayrıca devletin kendisi de orayı müze yapmaya çalışıyorlar diye biliyorum. Hatta yandaş basında da bu bolca işlenen bir konu. Ama bunu bir Kürt dile getirdiği zaman, bir direniş ve hakikat olarak ortaya koyduğu zaman bu ‘suç’ haline getiriliyor. Ama ben yaptığım eseri savundum. Bundan sonrada eserlerimi ve sanatımı savunmaya devam edeceğim” diye konuştu.
‘Toplumsal Barış Sağlanmalı’
Herkesin iyi yaşam sürmesi için toplumsal bir barışın sağlanması gerektiğini altını çizen Cengiz, “Bu dünyada kültürel anlamda bütün toplumların bütün toplumlardan öğrenecek güzel, iyi şeyleri vardır. Bu farklılıkları çeşitlilik olarak görüp yaşamak gerekir. Bir toplumun kültürünü çıkarırsanız o toplum yok demektir. Bu dini, ahlaki, mevcut hukuki açıdan doğru değildir. Kürtler kendi değerlerini savunmaya devam edecektir. Bir an önce herkesin herkesi farklılığıyla kabul ederse her şeyin daha güzel olacağına inanıyorum” dedi.