Ağrı’nın Giyadîn (Diyadin) ilçesinde Murat Nehri’nin kıyısında bulunan Ûlikent, Bilîgana Jorê, Seîd Beg, Mele Qede, Gêdûk, Tendûrek Zeynel ve Qîro köylerinin yanına kurulan maden sahasındaki çalışmalar yaşamı olumsuz etkiledi. Koza Holding tarafından altın arama için açılan maden sahasının ÇED raporuna göre, bölgede 218 farklı bitki, 16 sürüngen, 67 kuş türü bulunuyor. Alanda bulunan bitki türlerinden 7’sinin başka alanda bulunmayan endemik tür, 3’ünün ise nadir bitkiler listesinde olduğu yer aldı. Yine bölgede tespit edilen 16 sürüngen türü Dünya Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği (IUCN) ve Bern Sözleşmesi’ne göre kesinlikle korunması gereken türler içerisinde yer alıyor. Yine proje alanı ve yakın çevresinde saptanan 67 kuş türünden 33’ü nesli tehlike altında olan kategoride yer alıyor. Ancak korunması gereken alanda, maden arama izni verilmesinin ardından Koza Holding tarafından bölgede maden işletmesi kurmak için çalışmalara başladı. Hem maden sahası açma hem de altın ayrıştırmada siyanürün kullanılması, bölgedeki habitatı temelden etkilemesi beklenirken, çalışmalar, bölge sakinleri için yaşamı şimdiden yaşanmaz hale getirdi.
Tarım Ve Hayvancılığı Olumsuz Etkiliyor
Arama için şirket alt yapı çalışmalarını sürdürürken, dairesel olarak 7 köyün yanında kurulan maden sahası köylülerin yaşamını olumsuz etkiliyor. Geçimlerini çiftçilikle sürdüren bölge sakinlerinin yaşamı, kazı çalışmaları, kazı çalışmalarında patlayıcı kullanılması, yollarının şirket araçları tarafından işgal edilmesi nedeniyle yaşanmaz hale geldi. Maden şirketinin faaliyete girerek ilerde siyanür kullanmaya başlama ihtimali bölge sakinlerini endişelendiriyor.
‘Tarımdan Verim Alamıyoruz’
Çalışma ve patlamaların yol açtığı toz nedeniyle ciddi sorunlar yaşadıkların belirten Bilîgana Jorê köyünden Fevzi Yüce (42), “Maden sahasından çıkan toz nedeniyle hayvanlarımızı otlatamıyoruz. Bu toz, ekin yaptığımız arazilere de zarar veriyor. Bu daha başlangıç. Yarın tam olarak bu maden faaliyette geçse burada barınmamız mümkün olmayacaktır. Siyanür kullanılması durumunda bu insanlar ne yapacak? Geçenlerde bir taziyemiz oldu. Maden sahasından gelen tozlar nedeniyle cenazeyi defnetmekte zorlandık. Araçlar arazilerimiz ortasında bir izin almadan yol yapıp gitmişler. Kime nereye şikâyet edeceğimiz bilmiyoruz. Bu durumun artık sonlanmasını istiyoruz. Burada yaşayan insanlar olarak bu madeni burada istemiyoruz. Bin yıldır bu topraklarda yaşıyoruz, ama bizi göçe zorluyorlar. Biz bu durum lehimize çözülmesini istiyoruz. Geçen yıl araziden aldığımız verimi bu sene alamadık. Bunu nedeni ise maden sahasından köylere tarlalarla yayılan tozdandır. Madeni burada istemiyoruz” ifadelerini kullandı.
‘Eski Kaymakam Balcı Bizi Tehdit Etti’
Ûlîkent köylüleri de Bilîgana Jorê sakinleri gibi, köylerinden maden sahası istemediğini ve maden arama çalışmaları nedeniyle göçe zorlandıklarını belirtti. Köylülerden İlhan Demir (75), maden sahasını kurulmasına izin vermedikleri için eski Giyadîn kaymakamı ve aynı zamanda kayyımı olan Alper Balcı tarafından tehdit edildiklerini belirterek, “Biz bu maden şirketi kurulurken bütün köylü olarak tepki gösterdik. Sonradan Giyadîn kaymakamı ve kayyımı olan Alper Balcı, köye gelerek bizi tehdit etti. Daha sonra biz makamına gittik. Balcı, bizi makamında tehdit etti. Daha sonradan bizi din ve imamlarla ikna etmeye çalıştılar, ama biz her zaman dediğimiz gibi, ‘Biz burada maden istemiyoruz.’ Bu maden şirketin siyanür kullanması durumda Murat Nehri’nden Fırat Nehri’ne kadar gidecek ve oradan Hazar Gölü’ne dökülecek. Bu durum sadece bizim için değil, bir sürü insan ve canlı için tehdit oluşturuyor. Biz köy halkı olarak bu maden şirketini burada istemiyoruz. Elimizden ne geliyorsa yapacağız” diye konuştu.
‘Nehirdeki Balıklar Ölüyor’
Tarım ve hayvancılıkla uğraşan Cemal Demir, içme sularının kirli aktığını belirterek, “Maden sahasından çıkan toz evlerimizin içine kadar giriyor. Sularımız o kadar kirli akıyor ki hayvanlarımız bile su içmiyor. Sürekli dinamit patlatıyorlar ve evlerimiz sarsılıyor. Bu madenin kapatılması için yaptığımız çalışmalar bir işe yaramıyor. Biz arsalarımızı vermiyoruz. Bize ‘Bu bölgeyi terk edin gidin’ diyorlar. Bizler nereye gidelim? Biz bin yıldır bu bölgede yaşıyoruz. Murat Nehri’nden bulunan balıklar her gün ölüyor. Biz bu maden ocağını burada istemiyoruz” şeklinde konuştu.
‘Göçe Zorlanıyoruz’
Maden şirketinden dolayı köylülerin göçe zorlandığını söyleyen Gıyaseddin Karakaba, maden kapatılmasını gerektiğini belirterek, burada çıkmayacaklarını ve direneceklerini söyledi. Maden şirketi ile birlikte hayatlarının felakete döndüğünü belirten Karakaba, “Hayvanlarımıza içme suyu bile bulamıyoruz. Biz ciddi bir mağduriyet yaşıyoruz. Geldiler bizden izin almadan tapulu arsalarımıza el koydular. Ekim zamanı ama biz halen tarlalarımızı biçemedik. Ne bir verim var ne de tozdan dolayı iş yapabiliyoruz. Ûlikentliler olarak bu durumu kabul etmiyoruz. Madenin kapatılmasını istiyoruz. Bu maden ocağından dolayı rezil olduk. Biz tarım ve hayvancılıkla geçimimizi sağlıyoruz. Bunlar da bizim elimizde alınsa biz nasıl hayatımız idame ederiz? Bizi göçe zorluyorlar. Bize bir çözüm bulmasını istiyoruz. Şimdi toprağımızı elimizden almaya çalışıyorlar. Biz köylüler olarak bu madeni burada istemiyoruz. Bu topraklar bin yıldır bizim. Dedelerimizden atalarımızdan bize kaldı. Başımızı kesseler biz buradan çıkmayız” diye belirtti.
‘Herkesten Destek Bekliyoruz’
Maden ocağını istemediklerini söyleyen Metin Erdoğan da, herkesi bu konuda duyarlı olmaya çağırdı. Erdoğan, “Maden şirketinin yük makineler bize ciddi bir sorun teşkil ediyor. Köy yollarımız kullanılıyor. Maden şirketleri araçları bir sürü hayvanımız öldürdü. Bu karayolları değil ki köy yoludur. Siyanür kullanılan bir bölgede 20 yıl ot yetişmiyor. Yarın siyanür kullanılsa ne yapacağız? Kaç defa arazilerimiz satın almak istediler, biz vermedik. Bizi bütün toplum savunucularını, ekolojistleri ve vicdanında olanları buraya çağırıyoruz. İnsanlar gelse eylem yapsak, teşhir etsek bu madeni burada kapatırız. Herkesi duyarlılığa davet ediyorum” diye kaydetti.