Tekstil İşçileri ve 7’li Sisteme Karşı Direniş
Akcanlar Tekstil işçilerinin 36 gün süren direnişi, sadece işçilerin temel haklarını savunmak için verilen bir mücadele değil, aynı zamanda mevcut kapitalist düzenin işçi sınıfına dayattığı tahakkümün açık bir örneği olarak ortaya çıktı. Antep Başpınar OSB’de sendikalı oldukları için işten çıkarılan işçiler, insanlık dışı çalışma koşullarına ve tazminatsız işten çıkarmalara karşı direnişlerini, polis baskısına ve gözaltılara rağmen kararlılıkla sürdürdü. Ancak dayanışma eksikliği, direnişin sona ermesine yol açtı. Bu süreç, işçi sınıfının yalnızlaştırılması ve mücadelelerinin bastırılmasının, kapitalist sistemin koruyucu kalkanlarıyla ne denli güçlü bir şekilde yürütüldüğünü bir kez daha gözler önüne serdi.
INDİTEX’in Blokaj Kararı: Bir Kazanım mı Yoksa Sistem İçinde Bir İstisna mı?
Dünyanın en büyük tekstil devlerinden biri olan INDİTEX, Akcanlar Tekstil’de yaşanan hak ihlallerine karşı bir blokaj kararı aldı. Bu karar, işçiler ve sendika açısından bir kazanım gibi görünebilir; ancak daha derin bir perspektiften bakıldığında, INDİTEX’in bu hamlesi, sistem içi bir düzenleme girişimi olarak değerlendirilebilir. Kapitalist üretim ilişkilerinin devamlılığını sağlamak için, böylesi firmalar zaman zaman yüzeysel tavizler verirler. Bu tavizler, şirketlerin kendilerini etik ve sorumlu gösterme çabasıdır; ancak gerçek anlamda işçilerin yaşam koşullarında kalıcı bir iyileştirme sağlamaz. INDİTEX’in bu kararı, işçi hakları mücadelesini zayıflatmayı amaçlayan ve görünürdeki itibarını korumak için yapılan stratejik bir hamledir.
Kolektif Dayanışmanın Eksikliği: İşçi Mücadelesinde Yalnızlık
Akcanlar Tekstil işçilerinin direnişi boyunca yaşanan en büyük sorun, dayanışmanın zayıf kalmasıydı. Kapitalist sistem, işçi sınıfını bölerek, onları bir araya getiren dayanışma ruhunu zayıflatır. Direnişin ekonomik olarak sürdürülemez hâle gelmesi, işçi sınıfının birbirine olan desteğinin yokluğundan kaynaklanır. Bu, yalnızca Akcanlar Tekstil işçilerinin değil, tüm işçi sınıfının karşılaştığı yapısal bir sorundur. Dayanışmanın eksikliği, direnişi zayıflatmakla kalmaz, aynı zamanda kapitalist tahakkümün devam etmesine olanak sağlar.
Direnişin Sonuçları: Mücadele Bitmedi
Her ne kadar fiziksel direniş sona ermiş olsa da, Akcanlar Tekstil işçileri ve sendikaları BİRTEK-SEN, mücadeleyi hukuki zeminde sürdürmeye kararlı. Direniş, işçiler için kısa vadede bir zafer getirmese de, bu süreç boyunca elde edilen deneyimler işçi sınıfı adına önemli dersler barındırıyor. Direnişin sonlanması, sadece geçici bir geri çekilmedir; işçilerin haklarını alma mücadelesi, yeni yollarla devam edecektir.
Kapitalist Tertibat ve İşçi Mücadelesi
Bu direniş, kapitalist sistemin işçi sınıfı üzerindeki tahakkümünü nasıl sürdürdüğünün canlı bir örneğidir. Sistem, işçileri yalnızlaştırarak, direnişi zayıflatarak ve çeşitli yollarla işçi sınıfının örgütlenmesini engelleyerek kendi varlığını sürdürür. İşçiler, işverenin keyfi ve baskıcı uygulamalarına karşı koyarken, devlete bağlı güvenlik güçleri, sermaye çıkarlarını koruma adına işçilere saldırdı. Bu durum, devletin ve kapitalist sistemin iç içe geçmiş yapısını ve işçi sınıfı üzerindeki tahakkümünü daha da belirgin hâle getirdi.
İşçi Sınıfının Özgürlüğü: Dayanışmanın ve Direnişin Gücü
Akcanlar Tekstil işçilerinin direnişi, kapitalizmin vahşi yüzünü gözler önüne sererken, kolektif dayanışmanın önemini bir kez daha hatırlatıyor. Gerçek özgürlük, işçi sınıfının kolektif mücadelesiyle kazanılacaktır. Bu direniş, işçi sınıfının sisteme karşı örgütlenmesi gerektiğini ve haklarını savunmak için yalnızca hukuki zeminde değil, aynı zamanda tabandan gelen bir güçle direnmesi gerektiğini gösteriyor.
İşçilerin kazanması, ancak kendi aralarındaki dayanışmanın güçlenmesi ve sermaye-devlet tahakkümüne karşı birlikte durmalarıyla mümkün olacaktır. Akcanlar Tekstil işçileri bu direnişle, yalnızca kendileri için değil, tüm işçi sınıfı için bir örnek oluşturdu.