Dersim Belediye Eş Başkanı Cevdet Konak ve Ovacık Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, “terör örgütü üyeliği” suçlamasıyla yargılandıkları davada 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı. Tunceli 1. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davada, her iki belediye başkanı hakkında tutuklama kararı çıkmadı. Ancak verilen cezalar, yerel yönetimler üzerindeki baskıların bir başka göstergesi olarak değerlendiriliyor.
Adliyede Yoğun Güvenlik Önlemleri
Duruşma öncesi Tunceli Adliyesi önünde dikkat çekici bir polis yoğunluğu görüldü. Polis ekipleri, adliye çevresindeki güvenliği artırarak belediye binası önünde araç park edilmemesi yönünde uyarılarda bulundu. Bu durum, dava sürecinin yerel yönetimler üzerinde artan denetim ve kontrolün bir yansıması olduğu eleştirilerini beraberinde getirdi.
Mahkeme Süreci ve Karar
Cevdet Konak’ın katılmadığı duruşmada avukatları savunma yaptı. Savcılık makamı, Konak’ın cezalandırılmasını talep etti ve mahkeme heyeti, hem Konak hem de Mustafa Sarıgül hakkında 6 yıl 3 ay hapis cezası verdi. Cezaların ardından her iki belediye başkanının görevlerini sürdürebilme durumu belirsizliğini korurken, tutuklama kararı çıkmaması şimdilik belediye faaliyetlerini aksatmamış görünüyor.
Belediyelerden ve Halktan Çağrı
Dersim Belediye Eş Başkanı Birsen Orhan, karar öncesinde sosyal medya platformu X (eski adıyla Twitter) üzerinden yaptığı açıklamada, halkı dayanışmaya davet etti. Orhan, “Belediye Eş Başkanımız Cevdet Konak‘ın bugün mahkemesi var. Adliye önünde ve kentte yoğun bir hareketlilik görülmektedir. Tüm halkımızı belediyemizi sahiplenmeye çağırıyoruz. Acil” ifadelerini kullandı.
Bu çağrı, yalnızca yerel düzeyde değil, genel olarak halkın yerel yönetimlere sahip çıkma ve siyasi baskılara karşı durma gerekliliğini hatırlatıyor.
Yerel Yönetimler Üzerindeki Baskılar ve İfade Özgürlüğü
Yerel yöneticilere yönelik terör suçlamaları ve cezalar, Türkiye’de yerel demokrasinin sürdürülebilirliği konusunda ciddi endişeler yaratıyor. Belediyelerin halk tarafından seçilmiş yöneticilerinin görevlerinden alınmaları veya cezalandırılmaları, halkın iradesinin yok sayıldığı yönünde eleştirilere yol açıyor. Bu durum, yalnızca hukuki bir mesele değil, aynı zamanda siyasi ve toplumsal bir sorun olarak öne çıkıyor.
Cevdet Konak ve Mustafa Sarıgül’e verilen hapis cezaları, Türkiye’deki yerel yönetimler üzerindeki baskının bir başka örneği olarak kayıtlara geçti. Bu süreç, yerel yönetimlerin özerkliği, halk iradesine saygı ve ifade özgürlüğü gibi temel demokratik ilkelerin nasıl ciddi bir şekilde zedelendiğini gözler önüne seriyor. Halkın bu tür baskılara karşı dayanışması ve yerel yönetimlerin demokratik işleyişine sahip çıkması, yalnızca bölgesel değil, ulusal düzeyde de büyük önem taşıyor.