Maraş merkezli 11 ili etkileyen büyük depremler sonrasında, iktidarın depremin yaralarını sarmak iddiasıyla 15 Mart 2023’te TBMM’den geçirdiği Afet Yeniden İmar Fonu‘nun bugüne kadar işlevselleşmemiş olması, ülkede derin bir hayal kırıklığı ve öfke uyandırıyor. Havva Gümüşkaya’nın Birgün gazetesindeki haberine göre, onca bekleyişin ardından yönetmeliği ancak 2 Şubat 2024’te yürürlüğe giren bu fon, hâlâ somut bir kaynak veya projeyle varlık gösterememiş durumda. Hazine ve Maliye Bakanlığı’ndan alınan bilgiler, fonun kaynaklarının hâlâ sıfır olduğunu ve afetzedelerin acil ihtiyaçlarının görmezden gelindiğini gözler önüne seriyor.
Fonda Kayıp Kaynaklar ve Toplumsal Güvensizlik
Fonun amacı, afet bölgelerinde acil ihtiyaç duyulan yeniden inşa ve onarım projelerine kaynak sağlamak olarak tanımlandı. Maraş depremlerinin yarattığı yıkımı azaltmak, afetzedelerin hayata tutunmasına destek olmak ve toplumun güvenini yeniden inşa etmek için bu fon, iktidarın halk karşısında verdiği bir söz olarak tanıtıldı. Ancak aradan geçen 10 aydan fazla sürede fonun içinin hâlâ boş olması, bu sözün boş bir propagandadan ibaret olduğu yönündeki eleştirileri daha da güçlendiriyor. 14/28 Mayıs 2023 seçimleri öncesinde “deprem yaralarını sarma” vaadiyle çıkarılan fonun, seçim dönemi söylemi dışında bir anlam ifade etmediği ortaya çıkmış durumda.
Depremin ardından yaşanan yıkımın büyüklüğü düşünüldüğünde, fonun kaynaklarının hızla harekete geçirilmesi gerektiği çok açıktı. Ancak bu süreçteki gecikmeler, iktidarın, toplumu gerçekten koruyup kollamaktan çok kendi politik hesaplarını önceliklendirdiği algısını güçlendiriyor. Halk, hükümetin afetler karşısında aldığı önlemleri sorgularken, “Afet Yeniden İmar Fonu gibi yapılar neden halkın ihtiyaçlarına yönelik bir çözüm sunamıyor?” sorusu gittikçe daha yüksek sesle soruluyor.
Gecikmeli Yönetmelik ve Şeffaflık Eksikliği
Yönetmelik, fonun işleyişini ve kaynak akışını denetlemek için oluşturulmuşsa da bu denetim süreçlerinin işletilmediği görülüyor. Yönetmeliğe göre fonun mali verilerinin üçer aylık aralıklarla kamuoyuyla paylaşılması ve denetimlerin Sayıştay tarafından yapılması gerekiyor. Fakat bugün itibarıyla, fonun bağımsız bir denetim kuruluşuyla anlaşma sağlamadığı belirtiliyor. Denetim eksikliği ve mali verilerin halkla paylaşılmaması, şeffaflık ilkesine aykırı bir tablo sunuyor ve toplumun güvenini sarsıyor.
İktidarın bu süreçte şeffaflık konusundaki zafiyetleri, toplumu daha da kutuplaştırıyor. Bir yanda afet mağdurları temel barınma ve yaşam ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanırken, diğer yanda devletin bu durumlara karşı etkisiz kalması, halk arasında büyük bir güvensizlik yaratıyor. Denetimlerin yapılmaması, olası yolsuzluk riskleriyle ilgili endişeleri artırıyor ve halkın vergilerinin nereye gittiği sorusunu gündeme getiriyor. Afet gibi yaşamsal bir meselede bile şeffaf ve etkili bir sistemin kurulamamış olması, iktidarın yönetim zaaflarının somut bir yansıması olarak görülüyor.
Bir Propaganda Aracı Olarak Afet Yeniden İmar Fonu
Afet Yeniden İmar Fonu, depremlerden etkilenen bölgelerde onarıcı bir rol oynaması beklenen bir yapı olarak duyurulsa da, gelinen noktada yalnızca iktidarın seçim vaatlerini süsleyen bir propaganda aracı olarak kaldığı gözler önüne serildi. 7441 sayılı kanun, yurt içi ve yurt dışı bağışlar, yardımlar ve bütçeden ayrılan ödenekler gibi çeşitli kaynaklardan fonun beslenebileceğini belirtiyor. Ancak, ne yurtiçi kaynaklar ne de uluslararası yardımlar bu fon aracılığıyla afet bölgelerine yönlendirilmiş değil. Halk, bu fonun deprem bölgelerinde yeniden inşaya yönelik somut bir gelişme sağlamadığını görüyor ve iktidarın afet mağdurlarının ihtiyaçlarını yalnızca seçimlerde oy toplamak için kullandığı hissini taşıyor.
Afet Yeniden İmar Fonu’nun kaynak ve denetim mekanizmalarının işler hale getirilmemiş olması, iktidarın afetzedeler yerine kendi çıkarlarını gözettiğini düşündürüyor. Bu tablo karşısında halk, yalnızca deprem gibi felaket anlarında değil, her zaman hükümetin halkın refahına odaklanan bir yönetim sergilemesini talep ediyor.