Seni görüyorum, yaratık. Ne yaptığını görüyorum.
Terra’nın/ Gezegenin kafatasına delikler açıyor, etlerini zehirle ıslatıyor, saçlarını avuç dolusu yoluyor, uzuvlarını kesiyor, damarlarındaki kanı akıtıyor ve yakıyorsunuz. Buna büyüme, gelişme, ilerleme diyorsunuz.
Gece gündüz Terra’nın kemiklerini öğütüp toz haline getiriyorsunuz ve kaba, biçimsiz yaratıklarınızı kanlı gövdelerine ölümüne dikiyorsunuz. Buna da yüce medeniyetiniz diyorsunuz. Karmakarışık bir beton, çelik ve plastik yığını bana doğru yöneldi, ben de ona bakmak zorunda kaldım.
Hizmetkârlarınızı kulelerinizi daha da yükseğe inşa etmeleri için yönlendiriyorsunuz. Ne de olsa sen çok özelsin! Medeni, sofistike, son derece saygın bir yaratık! Özel dikim takım elbisesi ve en iyi timsah derisinden yapılmış ayakkabılarıyla önemli yöneticiye bakın! Ne kadar etkileyici bir örnek! Ne kadar yakışıklı bir yaratıksın sen!
En yüksek kulenizin tepesine çıkarılıyorsunuz, böylece Terra’nın bedeninden kopardığınız zenginlik için yaptığınız gösterişli tapınağınıza tüneyebiliyorsunuz. Yüksekte duruyor ve aşağıdaki sefil ruhlara bakıyorsunuz, her birinin onlara hükmettiğinizi, Terra’nın sizin kişisel egemenliğiniz olduğunu bildiğinden emin oluyorsunuz. Öyle ya o istediğiniz gibi kullanıp kötüye kullanabileceğiniz özel mülkünüz.
Seni görüyorum, yaratık. Ne yaptığını görüyorum.
Alışveriş merkezlerinizi ve marinalarınızı inşa etmek için onun yüce dağlarını yıktınız. Özenle bakımlı golf sahalarınızı dikmek için onun büyük göllerini kuruttunuz. Milyarlarca ineğinizi otlatmak için görkemli ormanlarını kestiniz. Uçsuz bucaksız okyanuslarını çürümüş, kokuşmuş atıklarınızla kirlettiniz.
Terra’yı kontrol etmek, nehirlerinin akışını değiştirmek, kıyılarını yeniden şekillendirmek ve yaşam formlarını açgözlü iştahınıza uyacak şekilde değiştirmek istiyorsunuz. Ayaklarınızın altındaki toprağa sahip olmadığınız bir dünyayı hayal bile edemezsiniz; Terra’nın yarattığı her şeye kendinizinmiş gibi sahip olursunuz.
Terra’nın sizin gibi kısa ömürlü ve dar görüşlü bir yaratıktan bu kadar etkileneceğini varsaymakla haddinizi aşıyorsunuz. Milyonlarca ömrünüzü alsa bile, Terra yüzeyini kirlettiğiniz dışkıları temizleyecektir.
Sefil hayatını umutsuzca adını Terra’nın etine kazıyarak geçirdin, ama Terra’nın yaraları nasırlaşacak, yaratık. Dudaklarında taşıdığın kibirli sırıtış, iğrenç cesedinin geri kalanıyla birlikte toza dönüştükten çok sonra Terra yeniden canlanacak. Kısa süren obur öfke nöbetiniz sırasında yok ettiğiniz tüm güzel, farklı yaratıklar yeniden doğacak. Ağaçlar göz alabildiğine uzanan muhteşem korular halinde yeniden yükselecek. Çaldığınız her şey geri alınacak.
Bir süreliğine, Terra da benim gibi ıssız kalacak. Senin yarattığın uçsuz bucaksız bir çöl. Ama zamanla, getirdiğin ölüm kokusu kalkacak ve okyanuslar hayata dönecek. Sonra karalar, sonra da gökler.
Etrafınızdaki Herşeyi Harabeye Çevirdiniz
Terra ile senkronize hareket ediyorum, her hareketlerini takip ediyorum. Birlikte ritim tutuyoruz, Terra ve ben. Bu dansı hayal edebileceğinizden çok daha uzun süredir yapıyoruz.
Seni görüyorum, yaratık. Ne yaptığını görüyorum. Ne olduğunuzu görüyorum. Her umutsuz güç arayışını görüyorum. En yüksek kulenin en üst katındaki konumunuzu sağlamlaştırmak için yaptığınız her iğrenç manipülasyonu ve suiistimali. Zorla hizmetinize aldığınız kişilerin boşa giden hayatları.
Etrafınızdaki her şey harabeye dönerken, hiç şüphesiz gökyüzündeki kokuşmuş kulelerinizden geri çekilecek ve Terra’nın derinliklerine kaçacaksınız. Orada, yukarıdaki dünyada yarattığınız hızla gelişen kaostan sinecek ve saklanacaksınız. Elbette muazzam servetinizi hayata tutunabildiğiniz kadar tutunmak için kullanacaksınız, ama sonunda zamanınız tükenecek.
Zamanı geldi. Yaşayan mezarından çık, yaratık. Yüzeye çıkan basamakları tırman. Karanlıkta tökezle ve benimle yüzleş! Yarattığınız sefil katliamın vasiyeti olarak duran uçsuz bucaksız çöle bakın. Terra’nın yanışını izleyin. Ateşlere bak ve tüm sapkın güç entrikalarını gerçekleştirdiğin bilgisiyle zevk al. Altınızdaki her varlığa hükmettiniz. Servetinizi benzersiz seviyelere çıkarmak için onların emeğini kullandınız. Kendinize daha fazla şöhret, güç ve lüks sağlamak için onların hayatlarını çaldınız. Tüm rakiplerinizi yendiniz, biriktirebileceğiniz tüm sermayeyi biriktirdiniz ve şimdi ayakta durup bildiğiniz her şeyin sonuna tanıklık ediyorsunuz.
Bak ve gör, yaratık. Gece gökyüzünde parlayan ışıltımın senin çölünü nasıl gölgelediğine bak. Bana bak, yaratık. Ben sana bakarken yukarı bak. Terra’nın bayat, zehirli havasında boğulun. Son çaresiz nefesinizi verirken ve sonunda yaktığınız ateşler tarafından yutulurken içten gülüşümü duyun.
Adın Lanetlenecek
Bu senin için büyük bir zafer. Hayatın burada, yarattığın büyük çölde sona eriyor ve yaptığın tüm acılar için adını lanetleyecek kimse kalmıyor.
Seni filizlendiren kadim, ilkel yaşamın üzerinde durabileceğini hayal eden saçma yaratık. Diğer tüm yaşam formlarına boyun eğdirmek için harcadığın zamanın bir şekilde önemli olduğunu düşünmek. Terra seni ve ne olduğunu gördü ve ellerini senden temizledi.
Cesediniz bir kum yığınına dönüştükten çok sonra, kısa süreli, kokuşmuş uygarlığınızdan geriye kalan kalıntıları yıkamak için gelgit dalgaları göndereceğim. Sonra Terra’nın karnından volkanlar yükselecek, lavlar okyanuslara püskürecek ve yeni topraklar oluşturacak. Yaşam yeniden gelişecek. Terra yeniden doğacak.
Ve umalım ki Terra’nın yeniden doğarken taşıdığı yeni yaratıklardan hiçbiri senin kadar zararlı ve yıkıcı olmasın, anlamsız çöl yaratıcısı. (Anarchist Library)