Ankara’nın Nallıhan ilçesindeki Çayırhan Termik Santrali ve linyit madenlerinin özelleştirilmesi kararı, 500 maden işçisinin yer altına kapanarak direnişe geçmesine neden oldu. 300 metre derinlikte başlatılan bu protesto, yalnızca işçilerin değil, bölgedeki toplumsal ve ekonomik yapının da tehdit altında olduğunu gözler önüne seriyor.
Madencilerden Net Mesaj: “Devlet Bünyesinde Çalışmak İstiyoruz”
Madenciler, özelleştirme kararına karşı çıkarak, devlet güvencesinde çalışmak istediklerini dile getirdi. “Aşağıda biz, yukarıda ailelerimiz açlık grevine başlar” diyen işçiler, haklarını savunmaya kararlı. Protestolar, işçi sınıfının örgütlü gücünü ve bu kararın yarattığı derin huzursuzluğu yansıtıyor.
Sermayeye Teslim Edilen Kamu Kaynakları
Özelleştirme kapsamında, termik santral “varlık satışı” yöntemiyle, madenler ise “işletme hakkı devri” yoluyla 2059’a kadar özel sektöre bırakılıyor. İhaleyi alacak şirket, santral ve madenlerin yanı sıra 800’e yakın lojmanı da satın alacak. İşçilerin kaldığı lojmanların boşaltılması için yalnızca dört ay süre tanınması ise aileleri belirsiz bir geleceğe sürüklüyor.
Sendikalardan Sert Tepki: “Bu Karar Geri Çekilmeli”
Türkiye Maden İşçileri Sendikası Genel Başkanı Nurettin Akçul, özelleştirme kararını “emekçileri belirsizliğe terk eden bir işgüzarlık” olarak nitelendirdi. Akçul, kamu yararını gözetmeyen bu kararın geri çekilmesi gerektiğini belirterek, “İşçinin emeğini sermayeye teslim etmeyeceğiz” dedi. Ancak sendikanın tüm çabalarına rağmen hükümetten olumlu bir yanıt alınmadı.
Özelleştirme: Güvencesizlik ve İşçi Katliamları
Geçmiş özelleştirme deneyimleri, işçilerin hayatlarını nasıl tehlikeye attığını gözler önüne seriyor. Soma’daki maden faciası, Ermenek’teki toplu işçi ölümleri ve Yatağan Termik Santrali’nde işten çıkarmalar, kamu kaynaklarının özelleştirilmesinin emekçiler için nasıl bir felakete dönüştüğünü hatırlatıyor.
Enerjide Özelleştirme Dalgası: Kim Kazanıyor?
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın yeni özelleştirme planları, kamuya ait pek çok stratejik tesisi özel sektöre devretmeyi amaçlıyor. Ancak bu süreç, halkın ve işçilerin değil, sermayenin çıkarlarını gözetiyor. Enerjide reform adı altında yapılan bu özelleştirmeler, daha fazla işsizlik, düşük ücret ve iş cinayetleri anlamına geliyor.
Çözüm Kamu Kaynaklarının Korunmasında
Çayırhan’da yaşananlar, yalnızca bir bölgenin değil, tüm Türkiye’nin geleceğini ilgilendiriyor. Kamu kaynaklarının özelleştirilmesi, kısa vadeli kazançlar uğruna, uzun vadeli sosyal ve ekonomik sorunlara zemin hazırlıyor. Çözüm, işçilerin ve halkın taleplerini dikkate alan, kamusal yararı gözeten politikaların hayata geçirilmesinde yatıyor.
Bu kriz, yalnızca işçilerin değil, herkesin sorunu. Çayırhan’da yükselen direnişin sesi, daha adil bir ekonomik düzenin gerekliliğini hatırlatıyor.