(Güncellendi)
Narinle başlayan bölgedeki kız çocukları ve genç kadınların kaybolmaları gündemdeki yerini sürdürüyor. Yüzüncü yıl öğrencisi Rojin Kabaiş’ten beş gündür haber alınamıyor. Ailesi akibeti konusunda kaygılı. Rojin’in üç gün önce üniversiteye kaydolması ve kayıttan üç gün sonra kaybolmasında üniversite ve yurt yöneticilerinin payını sorgulatırken, kolluğun arama noktasında profesyonellik eksikliği de kaybolmalar konusunda kaygıları çoğaltıyor. Bölge insanı haberlere konu olan devlet destekli olduğu iddia edilen çete ve bu çetenin genç kadınları seks kölesi olarak kullanması ise bölge halkının kayıp haberlerine karşı daha bir hassas olmasına neden oluyor.
Yüzüncü yıl öğrencisi Rojin Kabaiş’ten hala bir haber yok. Arama çalışmaları yetersiz bulunurken Anne ve Baba geç haber vererek tam bir kurumsal sorumsuzluk örneği gösteren yurda çok kızgın, aile yurda karşı dava açacaklar.
Van’a Geldikten Üç Gün Sonra Kayboldu
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Çocuk Gelişimi Bölümü’nde okuyan Rojin Kabaiş’ten 5 gündür haber alınamıyor. Geçtiğimiz 25 Eylül Çarşamba günü okula kayıt yaptıran Kabaiş, 27 Eylül’de akşam yemeğinin ardından kaldığı Seyyid Fehim Arvasi Kız Öğrenci Yurdundan ayrıldı ve bir daha geri dönmedi. En son annesiyle telefonda konuşarak markete gideceğini haber verdi. Kampüs sahiline gittikten sonra bir daha kendisinden haber alınamadı. Kabaiş ‘in telefonu, kulaklığı, cüzdanı, suyu ve keki öğrenciler tarafından sahilde bulundu. Öğrenciler Kabaiş ‘in eşyalarını kaldığı yurdun idaresine teslim etti. Yurt yönetimi bu durumu güvenlik ekiplerine ve aileye bildirdi. Ancak Kabaiş ailesi, kendilerine 18 saat sonra haber verildiğini belirterek yurt yönetimi hakkında suç duyurusunda bulundu.
Rojin Kabaiş’in babası Adem Kabaiş yaşananlara ilişkin Mezopotamya Ajansı’na konuştu. Baba Kabaiş, kızının bu yıl üniversiteyi kazandığını, 25 Eylül’de kızıyla birlikte Van’a gelerek yurda yerleştiğini belirtti. Kabaiş, kızının 2 gün sonra ortadan kaybolduğunu belirterek, şunları kaydetti: “Bir gün sonra cumartesi günü yurt beni aradı ve kızımın gece yurda gitmediğini söylediler. Kızımla ilgili herhangi bir bilgim olup olmadığını sordular. Ben de tepki gösterdim, çünkü aradan 17-18 saat geçmiş ve yeni bana haber veriliyor. Yurt bu konuda suçlu ve ben de onlardan şikâyetçi oldum. Eğer biz ve polis bunu daha önce bilseydik, belki durum şimdi daha iyi olurdu.”
Aramalarda Gelişme Yok
Yurdun kendisine haber vermesinin ardından kızı Rojin’i telefonla aradığını ancak cevap vermediğini söyleyen Kabaiş, konuşmasına şöyle devam etti: “Sonra hemen buraya geldim. Yeni bir bilgi yok, aramalarla ilgili yeni bir gelişme yok. Arama çalışmaları devam ediyor ancak kızımın akıbeti henüz bilinmiyor. Herkesten dikkatli olmalarını, nerede ve ne görürlerse bize bildirmelerini rica ediyorum.”
Aile Çözülüyor Ama Kadının Bireyselleşmesinden Değil
AKP döneminde ailenin kapitalist kentleşme ve sosyal medya vb. kültürel taşıyıcılar nedeni ile çözülmesine yönelik tedbir yanlış anlaşılarak partinin İslamcı mantalitesine ve dinci çevrelerin kadınların özgürleşme çabalarını binlerce yıldır inşaa ettikleri erkek egemen aile biçiminin bu egemenlikte alan kaybetmesi karşısında çareyi erkek hâkimiyetini güçlendirmede gördü. Oysaki sosyolojik bir birim olarak aileyi çözen asli şey kapitalist kentleşme ve tüketim kültürü oldu. AKP döneminde zenginleşen orta sınıf deyim yerinde ise “ne oldum delisi” deyimine uygun olarak gösterişçi ya da daha doğru bir tanımla teşhirci ve hazcı bir politika ile hazzı yaşamın egemen değeri gibi gösterirken, diğer yandan Çin tipi gelişme için derin yoksullukla sonuçlanan ekonomi politikaları ile yoksullaşanlar da yoksunluğun acısını daha çok duymaya başladılar.
Kürt Coğrafyası Kültürel Savaş ile Karşılaşıyor
PKK ile devlet arasında nerede ise yarım yüzyıla yaklaşacak savaşın asli kurbanı bölge halkı oldu. Bölge halkı yıllardır sömürge ülkelerinde gördüğümüz yok sayılmanın sıkıntısı ile yaşayıp ekonomik olarak gelişmeden, zenginleşmeden pay alamazken ve ayrımcılığı yaşarken Kürt ulusçuluğu ile beraber kimliği ile ilgili farkındalığı artmaya başladı. Devlet bunu PKK için sosyal destek olarak gördüğünden bölgeyi ve bölge insanını bir güvenlik tehdidi olarak görmeye başladı. Bunun sonucu olarak zaten ülke olarak demokrasiden yana kötü iken bölgede bu hukukun askıya alınması ve kolluğun bölge halkına cellat gibi, keyfi olarak davranmasına yol açtı. Bu çıplak baskıya maruz kalan bölge insanı bu yetmezmiş gibi kimliği ve o kimliğin de dayanaklarından bir olan geleneksel değerlerini dönüştürecek bir sosyolojik savaşla da karşı karşıya.
Kaybolmalarda Çete’nin Parmağı Var mı?
Babası asker olduğu için ve devletle de güçlü ilişkilere sahip olduğundan uyuşturucu ve kadınların cinselliğini devletin kolluk gücüne armağan etmek üzerinden şekillenen bir çete tarafından sosyolojik bir tehdide maruz kalıyor. Bu nedenle bölge halkı genç kadınlar ve kız çocuklarına ilişkin daha bir duyarlı olmaya başladı. Özellikle kadınlar ve kız çocukları ile ilgili bir yandan dini yapılarda artan pedofili, diğer yandan genç kadınların devlet destekli çete tarafından seks pazarına yönelik devşirilmesi tehditleri karşısında tedirgin. Devletin kolluk güçleri ile bu çete arasındaki ilişki ve AKP’nin pedofili vakalarıyla tarikatlar arasındaki ilişkiye dönük umursamazlığı her kaybolma vakasına dönük kayıp mı kaybedil dimi? Sorusuna yol açıyor.