7 Temmuz akşamı, Fransa’nın Nantes kentinde olağanüstü bir atmosfer hakimdi. Devasa bir kalabalık, şehrin sokaklarını doldurmuş, birlik ve dayanışma duygusuyla bir araya gelmişti. Ülkenin faşistleşme tehlikesiyle karşı karşıya olduğu bir dönemde, bu kalabalık, umutlarını ve direnişlerini haykırmak için toplanmıştı.
Başlangıçta, havada bir gerginlik ve tedirginlik vardı. Faşist tehdidin boyutu ve ortaya çıkan zorluklar göz önüne alındığında, bu kadar büyük bir kalabalığın bir araya gelmesi cesaret gerektiriyordu. Fakat kalabalık sessizliğini bozduğunda, o gerginlik yerini coşkuya ve umuda bıraktı. Önce müzik yükseldi, insanlar şarkılar söyledi ve dans etti. O an için bile olsa, faşist kabusun gölgesi geride kaldı.
Yürüyüşçüler şehrin sokaklarında ilerlerken, polis provokasyonları gecenin sakinliğini bozmaya çalıştı. Fakat halk pes etmedi. Havai fişekler ile aydınlanan sokaklarda, direnişin ve umudun ışığı parıldıyordu. Nantes, o gece, karanlığa karşı dik duruşunu sergiledi.
Bu yazı, 7 Temmuz akşamı Nantes’ta yaşananlara bir tanıklık. Faşizme karşı verilen mücadelenin ve umudun bir sembolü. Bu direniş ruhunun ve dayanışmanın, başta içinde bulunduğumuz coğrafyadaki olmak üzere tüm dünyadaki insanlar için ilham kaynağı olacağına inanıyorum.
Faşizm, insanlığın en karanlık ve yıkıcı ideolojilerinden biridir. Nantes’ın cesur halkı, bu ideolojiye karşı dik durarak, özgürlük için savaştıklarını göstermiş oldular. Bu mücadelenin kolay olmayacağını biliyoruz. Fakat Nantes’ın örneği bize, birlik ve dayanışmayla her şeyin mümkün olduğunu gösteriyor.
Faşizme karşı mücadele sadece Nantes’ın değil, tüm insanlığın mücadelesidir. Bu direniş ruhunu ve umudu her yerde yaymak, hepimizin görevidir. Birlikte hareket ederek, faşizmin karanlığını yenebilir ve daha adil ve özgür bir dünya inşa edebiliriz.