Geleneksel çocuk yetiştirme uygulamaları, bireylerin özgürlüklerini sınırlayan ve otoriteye itaat etmeye zorlayan bir yapıya sahiptir. Otoriter olmayan, özgürlüğü destekleyen bir model ise, bireylerin hem mutlu hem de özgürlükçü bir toplumun temellerini atmasına olanak sağlar.
Anarşist düşünce, toplumsal yapıların derin köklerine kadar inerek otorite ve hiyerarşinin her alanına meydan okur. Bu meydan okumanın önemli bir boyutu da, çocuk yetiştirme ve eğitim pratiklerine yöneliktir. Geleneksel aile yapıları, özellikle ataerkil-otoriter modeller, çocukların özgürlüğünü kısıtlayan, yaratıcı düşünceyi bastıran ve itaatkâr bireyler yetiştiren bir yapıya sahiptir. Anarşist felsefeye göre bu yapıların devamı, sadece toplumsal hiyerarşinin sürdürülmesine değil, aynı zamanda bireylerin psikolojik açıdan sakatlanmasına da neden olur.
Bu bağlamda, anarşistler geleneksel çocuk yetiştirme uygulamalarına, ataerkil ve otoriter aile yapısına ve ergen cinselliğinin bastırılmasına karşıdır. Özellikle Kilise ve okulların öğrettiği haz-karşıtı, acıyı yücelten tutumların bireylerin gelişimini engellediğini savunurlar. Bunun yerine, baskıcı olmayan, otoriterlikten uzak bir çocuk yetiştirme ve eğitim modeli önerirler. Bu modelin, bireylerin mutlu, yaratıcı ve özgürlüğe düşkün bireyler olarak yetişmesi için en iyi yol olduğuna inanılır.
Ataerkil Aile ve Ergen Cinselliğinin Bastırılması
Ataerkil aile yapısı, tarihsel olarak hem bireyler üzerinde baskı kurmuş hem de toplumsal hiyerarşilerin temelini atmıştır. Özellikle çocukların cinselliği, bu yapının devamı için baskı altına alınmıştır. Ergen cinselliğinin bastırılması, bireylerin özgürce gelişimini engellerken, otoriteye itaat etmeye yatkın, bastırılmış arzularla dolu bireyler yaratır. Kilise ve okul gibi kurumlar, bu baskıcı sistemi meşrulaştırarak haz-karşıtı bir ahlak anlayışını öğretir ve bireylerin itaatkâr bireyler olarak yetişmesini sağlar.
Anarşistler, bu tür baskıcı yöntemlerin bireyleri pasif, otoriteye boyun eğen ve yaratıcı olmayan insanlar haline getirdiğini savunurlar. Bu bastırma, bireylerin bilinçdışında biriken arzuların patolojik sonuçlar doğurmasına neden olur ve toplumsal düzenin devamı için bireylerin özgürlüğünü kısıtlar.
Otoriter Olmayan Çocuk Yetiştirme Yöntemleri
Anarşist düşüncenin çocuk yetiştirme konusundaki temel yaklaşımı, bireyin özgürlüğüne ve özerkliğine saygı gösteren bir modeldir. Otoriter olmayan çocuk yetiştirme yöntemleri, çocuğun doğuştan getirdiği merak ve yaratıcılığı desteklemeyi, onu bastırmayı değil, geliştirmeyi amaçlar. Çocukların kendi kararlarını alabilecek bireyler olarak yetişmeleri, onlara sorumluluk vererek ve özgürlüklerini tanıyarak sağlanabilir.
Bu yaklaşıma göre, çocuklar sadece dışarıdan gelen bir otoritenin sözlerini dinleyen bireyler olmamalıdır. Bunun yerine, kendi iradeleriyle hareket edebilen, eleştirel düşünebilen ve toplumun dayattığı normlara karşı özgün bir duruş sergileyebilen bireyler olarak yetiştirilmelidirler. Otoriterlikten uzak eğitim, çocukların hem bireysel gelişimlerini en üst düzeye çıkarmalarına hem de topluma karşı eleştirel bir bakış açısı geliştirmelerine olanak tanır.
Psikolojik Özgürlük ve Toplumsal Dönüşüm
Bireylerin psikolojik olarak özgür olabilmeleri, otoriter yapıların dışında bir eğitim ve çocuk yetiştirme modeli ile mümkündür. Bu, yalnızca bireysel bir özgürlük alanı yaratmaz, aynı zamanda daha geniş bir toplumsal dönüşüm için psikolojik temeli sağlar. Mutlu, yaratıcı ve özgürlük seven bireyler, sadece kendi yaşamlarını daha tatmin edici bir şekilde yaşayamaz, aynı zamanda özgürlükçü toplumsal ve ekonomik yapılar için de temel sağlarlar.
Anarşist kurumlar, bireyin özgürlüğüne ve özerkliğine dayalı bir toplum inşa etmek için, bireylerin psikolojik olarak bağımsız yetişmesini zorunlu görür. Otoriter çocuk yetiştirme yöntemlerinin yerine, özgürlüğü teşvik eden, baskıdan arınmış bir eğitim modelinin geçmesi, sadece bireysel mutluluk için değil, toplumsal özgürlük için de gereklidir.
Bireyler Özgür ve Özerk olmalı
Anarşist düşünce, geleneksel çocuk yetiştirme uygulamalarına karşı çıkarak, bireylerin özgürlüğünü ve özerkliğini savunur. Ataerkil-otoriter aile yapısı, ergen cinselliğinin bastırılması ve baskıcı eğitim yöntemleri, bireylerin özgür iradelerini zayıflatarak onları otoriteye boyun eğmeye zorlar. Bunun yerine, bireylerin mutlu, yaratıcı ve özgürlüğe düşkün bireyler olarak yetişmeleri için, baskıcı olmayan ve otoriterlikten uzak bir çocuk yetiştirme modeli benimsenmelidir. Bu, yalnızca bireylerin psikolojik gelişimi için değil, aynı zamanda toplumsal yapının özgürlükçü bir temele dayanması için de gereklidir.
Kaynakça
- Illich, I. (1971). Okulsuz Toplum. Ayrıntı Yayınları.
- Fromm, E. (1941). Özgürlükten Kaçış. İletişim Yayınları.
- Reich, W. (1945). Cinsel Devrim. Payel Yayınları.
- Holt, J. (1974). Çocukların Nasıl Başarısız Kılındığı. Say Yayınları.