LGBTI+ bireyler, kapitalist toplumun cinsiyet ve kimlik dayatmalarına karşı özgürlük ve eşitlik mücadelesi veriyor. Ancak bu mücadelenin önünde sistematik baskılar, şiddet ve ayrımcılık yer alıyor.
LGBTI+ bireyler, toplumsal normların ve kapitalist düzenin dayattığı heteronormatif sistem içerisinde kendilerine bir alan açmaya çalışırken, pek çok zorlukla karşı karşıya kalıyorlar. Bu sorunlar, sadece bireysel yaşamları değil, aynı zamanda toplumsal yapıyı dönüştürme potansiyeli olan daha derin çelişkilerle de ilişkilidir.
Cinsiyet Rollerinin Dayatılması: Bireyin Özgürlüğünün Kısıtlanması
Toplum, bireyleri belirli cinsiyet rollerine hapsederek, onların kendilerini ifade etme özgürlüğünü engelliyor.
Kapitalist toplum, cinsiyet ve cinselliği kontrol altında tutarak belirli bir düzen sağlamaya çalışır. Bu, aile yapısından eğitim sistemine, iş hayatından medyaya kadar her alanda kendini gösterir. LGBTI+ bireyler, bu dayatılan normları kabul etmedikleri için dışlanır, damgalanır ve ayrımcılığa uğrar. Örneğin, trans bireyler sıklıkla iş bulmakta zorlanır; kimliklerine uygun iş pozisyonları sunulmaz, kimliklerine göre kıyafet giymek ya da isim kullanmak gibi temel haklardan mahrum bırakılırlar. Bu durum, onların ekonomik bağımsızlıklarını kazanmasını engellediği gibi, toplumsal hayattan dışlanmalarına da yol açar.
Bu tür ayrımcı uygulamalar, kapitalist düzenin bireyleri standart kalıplara sokma çabasının bir sonucudur. Oysa özgür bir toplum, bireyin kendini istediği gibi ifade edebileceği ve var olabileceği bir alan yaratmak zorundadır. Ancak bugünkü sistem, LGBTI+ bireylerin bu özgürlüğünü sürekli kısıtlayan bir baskı mekanizması olarak karşımıza çıkar.
Emeğin Güvencesizliği ve Ayrımcılık
LGBTI+ bireyler iş hayatında sıklıkla güvencesiz işlerde çalışmak zorunda kalıyor, bu da onları hem ekonomik hem de toplumsal olarak kırılgan bir hale getiriyor.
Kapitalist sistem, emek sömürüsünü cinsiyetçi ve homofobik ayrımcılık üzerinden pekiştirir. Örneğin, birçok trans birey, iş bulamadığı için seks işçiliğine yönelmek zorunda kalıyor. Bu, onları hem güvencesiz bir çalışma ortamına hem de sürekli şiddet riskiyle karşı karşıya kalmaya itiyor. Devletin ve toplumun bu duruma karşı çözüm üretmemesi, sistemin LGBTI+ bireyleri nasıl dışladığını açıkça gösteriyor.
Örneğin, Türkiye’de bir trans birey, sadece kimliğinden dolayı işten atıldığında hukuki bir koruma ya da sosyal güvenceye sahip olamayabiliyor. Bu da kapitalist sistemin iş gücünü belirli normlara göre şekillendirdiği gerçeğini ortaya koyuyor: Heteronormatif düzene uymayan bireyler, bu sistemde marjinalleştiriliyor ve ekonomik güvencesizlik içinde yaşamaya zorlanıyor.
Şiddet ve Ayrımcılıkla Mücadele: Devletin Baskıcı Mekanizmaları
LGBTI+ bireyler, sadece toplumsal baskılarla değil, aynı zamanda devletin doğrudan şiddetiyle de karşı karşıya kalıyorlar.
Devletin güvenlik güçleri, polis ve yargı mekanizmaları, LGBTI+ bireyler için çoğu zaman adaletin değil, baskının araçlarıdır. Örneğin, Onur Yürüyüşleri birçok ülkede engelleniyor, katılımcılar polis şiddetine maruz kalıyor. 2015 yılında İstanbul’da yapılan Onur Yürüyüşü’nde polis, yürüyüşçülere tazyikli su ve biber gazı ile müdahale etti. Bu, devletin sadece bireysel yaşamlar üzerinde değil, aynı zamanda kamusal alanlarda da LGBTI+ kimliklere karşı nasıl bir baskı uyguladığını gösteren bir örnek.
LGBTI+ bireyler aynı zamanda günlük yaşamda da devletin dolaylı şiddetiyle karşılaşırlar. Eğitim sisteminde cinsiyet kimliği ve cinsel yönelimle ilgili bilgiler ya sansürlenir ya da tamamen yanlış aktarılır. Okullarda LGBTI+ öğrenciler, yaftalanır ve zorbalığa maruz kalırken, öğretmenler ve idari birimler bu durumu görmezden gelir. Bu, devletin LGBTI+ bireylerin eğitim ve kamusal alandaki varlıklarını nasıl sınırladığının bir başka göstergesidir.
Aile Kurumu ve Kapitalist Kontrol
LGBTI+ bireyler, toplumun temel dayanaklarından biri olarak görülen aile kurumunun dışına itilerek, toplumsal dışlanmaya maruz bırakılıyor.
Aile, kapitalist toplumda hem ekonomik hem de toplumsal kontrolün sağlandığı bir yapıdır. LGBTI+ bireyler, heteronormatif aile yapısına uymadıkları için bu kurum tarafından reddedilir ya da baskılanırlar. Birçok LGBTI+ genç, ailesi tarafından cinsel yönelimini ya da cinsiyet kimliğini açıkladığında evden atılır. Bu, onların maddi ve manevi anlamda savunmasız hale gelmesine neden olur.
Kapitalist düzen, aileyi kendi ideolojik bir aracı olarak kullanır; bireylerin toplumsal düzene uygun bir şekilde yetişmesini sağlar. Ancak LGBTI+ bireyler, bu sistemin dışında kaldıklarında, sistemin onları yok sayan ya da baskılayan doğasıyla yüzleşirler. Bu baskı, sadece bireysel yaşamları değil, aynı zamanda özgür bir toplum için mücadele eden hareketlerin de önünde ciddi bir engel olarak durur.
Mücadelenin Sınıfsal ve Toplumsal Boyutu
LGBTI+ bireylerin maruz kaldığı baskılar, kapitalist toplumun derin yapısal sorunlarının bir yansımasıdır.
Kapitalist toplumda baskı, yalnızca ekonomik düzlemde değil, toplumsal normlar üzerinden de gerçekleşir. LGBTI+ bireylerin karşılaştıkları ayrımcılık, sadece bireysel kimliklere yönelik bir saldırı değil, aynı zamanda kapitalizmin kontrol mekanizmalarının bir parçasıdır. Toplumun normlarına uymayan bireyler, sistem dışına itilir ve bu şekilde sermaye birikimi devam ettirilir. Oysa özgür ve eşitlikçi bir toplum, bireylerin kendilerini olduğu gibi ifade edebildikleri, cinsiyet ve cinselliklerinin baskılanmadığı bir yapıya sahip olmalıdır.
Özgürlük Mücadelesi Her Yerde
LGBTI+ bireylerin özgürlük mücadelesi, sadece cinsiyet ve kimlikler üzerinden değil, daha geniş bir toplumsal ve ekonomik sistemin eleştirisi üzerinden de yürütülmelidir.
LGBTI+ bireylerin karşılaştıkları sorunlar, kapitalist sistemin genel işleyişine ve baskı mekanizmalarına karşı verilen mücadelenin bir parçasıdır. Toplumun dayattığı cinsiyet normlarına ve devletin baskıcı politikalarına karşı direniş, sadece bireysel bir hak mücadelesi değil, aynı zamanda daha özgür ve eşitlikçi bir toplum için verilen kolektif bir savaştır. Bu mücadelenin, toplumsal yapıların ve kapitalist düzenin dönüşümünü hedefleyen bir özgürlük hareketi olarak genişletilmesi gerekmektedir.