Priştine, Kosova’da Balkan anarşist kitap fuarında bir araya gelen Balkan dayanışma ağı, 1-10 Ekim 2024 tarihleri arasında “militarizme ve milliyetçiliğe karşı ulusötesi eylem günleri” düzenlenmesi çağrısında bulunuyor. Herkesi bu süre zarfında kendi yerel bölgelerinde ve kendi yöntemleriyle savaşın koşullarına – milliyetçilik, militarizm, ataerki ve dışlayıcı politikalara – karşı eylemler organize etmeye çağırıyoruz. Silah endüstrisine, silah taşımacılığına, tüm ulusal askeri yapılara, çok uluslu askeri koalisyonlara ve toplumlarımızın giderek artan militarizasyonuna karşı eylemler düzenlenmesi çağrısında bulunuyoruz. Geçmiş yıllarda olduğu gibi, tüm firarilere, savaş karşıtlarına ve askerliğe tamamen karşı çıkanlara olan dayanışmamızı vurgulamayı öneriyoruz.
Bu eylem çağrısı, Balkanlardaki anarşist hareketin militarizme ve savaşa karşı uzun vadeli mücadelesine dayanmakta olup, bu mücadele 2024 Priştine’deki Balkan Anarşist Kitap Fuarı’nın son toplantısında bir kez daha teyit edilmiştir. O toplantıda şunu vurguladık: “Savaş, kapitalist sistemin ayrılmaz bir parçasıdır. Düşük yoğunluklu ya da tam kapsamlı olsun, savaş, kapitalizmin genişlemesi için önemli bir araçtır; toprak, deniz, madenler, tüm canlılar gibi yeni sömürü kaynakları açarken, silah üretimi ve satışını da kapital olarak kullanır. Bir çatışmayı yalnızca ulus-devletler arasındaki bir ikilik olarak görme tuzağına düşmüyoruz, ancak bunların nasıl gerçekleştiği bağlamındaki nüansları kabul ediyoruz; bunu, toplumlara karşı sermayenin savaşı olarak görüyoruz. Ukrayna, Sudan, Suriye, Myanmar, Sahra Altı Afrika, Meksika’daki kartel savaşları ve diğerleri, yalnızca ölüm ve yıkım getiren sermayenin genişlemesi ve tahakküm mantığını paylaşıyor.”
Buna ek olarak, coğrafyamızın özel koşullarına dikkat çekiyoruz: “Balkan devletlerinin savaşın sadece kenarda duran seyircileri değil, ayrılmaz bir parçası olduğunu kabul ediyoruz; büyük dünya askeri üslerine ev sahipliği yapıyorlar, silahlı kuvvetler için eğitim alanları sağlıyorlar, silah ve asker transferleri için lojistik ve koridorlar sunuyorlar, teknik bilgi sağlıyorlar ve küresel savaş manevralarında önemli roller oynuyorlar, silah üretip dünya çapında satıyorlar; bu nedenle cinayet ve soykırımın bir parçası ve kolaylaştırıcısı oluyorlar. Özel ve devlet sektörleri el ele vererek, en küçük Balkan ülkelerini bile ciddi bir silah üreticisi ve/veya alıcısı haline getirmek için çalışırken, yerel toplumlar üzerindeki militarize edilmiş bir geleceği kabul etmeleri için baskılar giderek artıyor.”
Gözlerimizin önünde, savaş mantığının en iğrenç ve belirgin örneği şu anda Gazze’de yaşanan soykırım ve Batı Şeria’daki Filistin halkına yönelik saldırılardır. On binlerce sivilin öldüğü ve tüm bölgenin yok edildiği bu olaylar, ekranlarımızda sürekli yayınlanıyor; bunlar dünya emperyalist güçleri ve Balkan devletlerinin de dahil olduğu askeri-endüstriyel kompleks tarafından destekleniyor. Gazze’deki soykırım savaşı, Batı’nın sömürgeci imha savaşlarını yürütme kapasitesinin bir hatırlatıcısı olarak hizmet ederken, aynı zamanda yönetici sınıfların şu anda neler yapabileceklerini ve yapmayı arzuladıklarını gösteren bir laboratuvar işlevi görüyor.
Filistin halkıyla dayanışma içindeyiz ve Balkan devletlerinin İsrail’e sağladığı siyasi ve askeri desteği kesmek için her Balkan yerelinde direniş çağrısında bulunuyoruz. Düşman sadece savaş değil, aynı zamanda savaşı sürdüren ve ondan kâr elde eden devletler ve kapitalist sistemlerdir.
Silah endüstrisine ve her türlü savaş kârına, orduları besleyen gıda, enerji ve diğer kaynak sağlayıcılarına karşı kampanyalar düzenlemenin acil bir ihtiyaç olduğunu bir kez daha vurguluyoruz. Ulusal askeri yapıların ve çok uluslu askeri koalisyonların tümüne karşı direnişi unutmamalıyız. Yaşamlarımızı, toplumlarımızı, doğal kaynaklarımızı ve yaşadığımız toprakları talep eden ulus-devletlere ve tüm uluslararası siyasi ve ekonomik birliklere, savaş makinesine hizmet eden sanayilere karşı mücadeleye devam etmeliyiz. Bizim adımıza yönettiklerini iddia eden, ancak yalnızca sermayeyi ve egemen sınıfları koruyan yöneticilere karşı; savaşı mümkün kılan her şeye karşı durmalıyız. Bu bağlamda, kamusal tartışmalarda ve özellikle anarşist ve otorite karşıtı hareketin içinde yer almak gerektiğini görüyoruz.
Milliyetçilik ve savaş duvarlarının ötesine!
Sınır yok, ulus yok!
Gazze’de ve her yerde soykırımları durdurun!
Firarilere dayanışma!
#BalkanAnarşistlerSavaşaKarşı
Balkan Anarşist Dayanışma Ağı