Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Türkiye’nin gündeminde yer eden birçok meseleye değindi. Ancak, belki de en dikkat çekici kısmı, DEM Parti milletvekilleriyle yaptığı tokalaşma üzerinden yürüttüğü tartışmaydı. Bahçeli, bu tokalaşmanın ardından “büyük resme odaklanmalıyız” diyerek, aslında ne kadar derin ve karmaşık bir politik yapının parçası olduğuna dair ipuçları verdi. Fakat bu büyük resim, herkesin gördüğü bir panorama değil; daha çok, devletin ve iktidarın kendi çıkarları doğrultusunda şekillendirdiği bir tablo.
Bahçeli’nin “Türkiye’nin hedefi İsrail” açıklaması iktidarın sömürü ve tahakküm aracı olarak kullandığı bir söylemden başka bir şey değil. Bahçeli, “sınıflı” bir toplum yapısının reddederek, sınıfsız bir Türkiye rüyasını satıyor. Ancak bu rüya, toplumun gerçeklerini ve sınıfsal çatışmaları yok saymakta. Sınıflar arası çatışma, toplumun dinamiklerini oluşturan bir gerçektir ve onu yok saymak, yaşanan sorunları çözmeyecektir.
Büyük Resim ve Milli Birlik İllüzyonu
Bahçeli’nin çağrısı, “milli birlik ve beraberlik” üzerine kurulu. Ancak bu birlik, sınıfsal çatışmaların ve toplumsal farklılıkların görmezden gelinmesiyle elde edilemez. Bahçeli, tokalaşmasının gerekçesini açıklarken “kaotik, kırılgan ve kritik bir dönemdeyiz” diyerek, bu kaosun yarattığı belirsizlikten yararlanıyor. Oysa asıl sorun, devletin ve iktidarın yarattığı bu kaotik durumdur. Kendi gücünü sürdürebilmek için toplumu birleştirme çabaları, gerçekte toplumsal farklılıkları bastırma ve bireyleri iradesiz hale getirme çabasıdır.
Bahçeli’nin konuşmasında sıkça vurguladığı “büyük resim”, aslında halkın gözünden kaçırılmak istenen pek çok gerçeği barındırıyor. İçerideki muhalefeti bastırmak için, “İsrail’in istihbarat oyunları” gibi argümanlarla düşman yaratma çabası, bu büyük resmin bir parçasıdır. Böylece, muhalefet üzerindeki baskıyı artırarak, toplumsal muhalefeti sindirmeye yönelik bir strateji geliştirmiş oluyor.
Sınıf İlişkileri ve Gerçekler
Bahçeli’nin “sınıfsız” toplum anlatısı, toplumun mevcut dinamiklerini görmezden geliyor. Sınıf, yalnızca ekonomik bir kategori değil; aynı zamanda kimlik, kültür ve toplumsal ilişkilerle de şekillenen karmaşık bir yapıdır. Bahçeli’nin sözleri, toplumun sınıf çatışmalarını görmezden gelerek, halkı bir bütün olarak tanımlama çabası, toplumsal gerçeklerden kaçıştır. Sınıfsal ayrımların ve çelişkilerin varlığı, devletin uygulamalarında ve iktidarın politikalarında açıkça kendini gösteriyor.
Bahçeli’nin çağrıları, aslında bir devlet ideolojisinin yansımasıdır. “Sınıfsız” bir toplum yaratma fikri, bir yanılsamadan ibarettir. Gerçek olan, Türkiye’nin içinde bulunduğu toplumsal ve ekonomik eşitsizliklerdir. Bahçeli’nin, halkı birleştirme çabası, daha çok iktidarını sürdürebilmek için bir strateji olarak öne çıkıyor.
İçeriye Gösterilen Sopa
Bahçeli’nin sözleri, içeride muhalefete yönelik açık bir tehdit içeriyor. “İsrail üzerimize gelirse, hain ve hayasız cüretinden dolayı bin pişman olacağını” söylemesi, aslında muhalefeti sindirmeye yönelik bir mesajdır. Bu tür tehditler, bir toplumun sağlıklı bir şekilde tartışabilmesi için son derece zararlıdır. Anarşist bir perspektiften bakıldığında, bu tür bir söylem, iktidarın tahakkümünü sürdürme çabasının bir parçasıdır.
Toplum, bu tür tehditlerle sindirilemez. Aksine, toplumun bireyleri, özgürlüklerini ve haklarını savunma konusunda daha kararlı olmalıdır. Bahçeli’nin açıklamalarına karşı durmak, sadece iktidarın baskılarına karşı bir tepki değil, aynı zamanda bireylerin iradelerini ortaya koymaları açısından da son derece önemlidir.
Devlet Bahçeli’nin “büyük resme odaklanalım” çağrısı, toplumun gerçeklerinden uzak bir bakış açısı sunuyor. “Sınıfsız” bir Türkiye fikri, gerçekte sınıf çatışmalarını bastırma çabasının bir yansımasıdır. Bu durum, toplumun gerçek sorunlarını çözmek yerine, iktidarın baskı mekanizmalarını pekiştirmekte ve bireylerin iradelerini hiçe saymaktadır. Anarşist bir perspektiften bakıldığında, bu tür söylemlere karşı durmak, bireylerin özgürlüklerini savunmaları ve toplumda daha eşit bir yapı oluşturma çabası açısından son derece önemlidir.