Çanakkale’nin Ayvacık ilçesine bağlı Çamkalabak Köyü sınırlarında 83 hektarlık bir alanda taş ocağı açılması için verilen ruhsat, Assos’un bakir doğasını ve bölge halkının yaşamını tehdit ediyor. “ÇED gerekli değildir” kararıyla başlatılan bu proje, yalnızca ağaçları değil, bir ekosistemi, bir yaşam alanını yok ediyor.
Doğayı Yıkım Projesi Haline Getiren Sistem
Taş ocağı için ağaçların kesilmesi ve ormanın tahrip edilmesi, yalnızca bir köyü değil, Kuzey Ege’nin ekolojik dengesi için hayati öneme sahip olan Tuzla Çayı’nı da tehdit ediyor. Çevresel etki değerlendirmesinin gereksiz bulunması, mevcut sistemin doğayı ve insan yaşamını hiçe sayan önceliklerini bir kez daha gözler önüne seriyor.
Halkın Çığlığı: “Talanı Durduralım”
Bölge halkının kurduğu Assos Çamkalabak Köyü Ormanı’nı ve Tuzla Çayı’nı Koruma Platformu, bu projenin yıkıcı etkilerini dile getiriyor:
- Bölgede yapılan küçükbaş hayvancılık ve arıcılık sona erecek.
- Tuzla Çayı ve ona bağlı dereler yok olacak, biyoçeşitlilik ciddi şekilde azalacak.
- Tarım alanları ve zeytinlikler zarar görecek, bölge halkının geçim kaynakları kuruyacak.
- Çamiçi Mahallesi gibi otantik yerleşimler yaşanmaz hale gelecek.
- Bölgedeki turizm faaliyetleri sona erecek ve Assos’un doğal mirası yok olacak.
Duyarsızlıkla Gelen Geri Dönüşü Olmayan Zarar
Bir taş ocağı uğruna, bölgenin doğal ve kültürel mirasıyla birlikte yaşam alanlarının da yok edilmesi, göz göre göre gelen bir felakettir. Bugün ağaçlar kesiliyor, dereler kurutuluyor ve yerel halkın sesi duyulmuyor. Yarın, bu geri dönüşü olmayan yıkımın bedelini hepimiz ödeyeceğiz.
Assos’u Yaşatmak Hepimizin Görevi
Assos, yalnızca bölge halkının değil, insanlığın ortak mirasıdır. Taş ocağı projesiyle başlayacak tahribata karşı durmak, doğal zenginliklerimizi ve yaşama hakkını savunmak demektir. Başlatılan imza kampanyasına destek vererek Assos’un saklı cennetini korumak için harekete geçmeliyiz.
Ormanlarımızı ve sularımızı korumak için siz de ses verin: Assos’u talandan kurtarın!