Antalya’nın Doyran Mahallesi‘nde yapılması planlanan Hidroelektrik Santrali (HES) projesine karşı düzenlenen Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) toplantısında, yöre halkı ve çevre savunucuları güçlü bir direniş sergiledi. Minareden yapılan duyuruyla tüm köy halkına katılım çağrısı yapılırken, doğayı koruma çabası köyün her kesiminden destek buldu.
Cami Anonsuyla Direniş Çağrısı
ÇED toplantısından önce Doyran Cami imamı, köy halkını minareden yaptığı duyuruyla toplantıya davet etti: “Köyümüzde ‘HES’e hayır’ toplantısı yapılacaktır. Katılmanız önemle rica olunur.” Bu çağrı, köyün her köşesine yayılırken, çevre savunucuları, demokratik kitle örgütleri ve siyasi partilerden temsilciler de toplantıya katılım gösterdi. Halkın bu şekilde bilinçlendirilmesi, doğa mücadelesinde birliktelik sağlamada önemli bir adım olarak dikkat çekti.
“Sekiz Asırlık Yurdumda Neden Zehir İçiyoruz?”
Toplantıda konuşan bir köylü, bölgede daha önce yapılan HES’lerin olumsuz etkilerini dile getirerek köylülerin yaşadığı su sorunlarına dikkat çekti. “Bakın burada evlerin ikinci katına bile su çıkmıyor artık,” diyerek, barajların su kaynaklarını nasıl tükettiğini anlattı. Oymapınar Barajı’na atıfta bulunan köylü, bu dev barajların bölgedeki doğal kaynakları tahrip ettiğini ve tarımsal kuyuların kurumasına neden olduğunu vurguladı. “Sekiz asırlık yurdumda neden zehir içiyoruz?” sorusuyla tepkisini dile getiren köylü, elektrik üretiminin daha çevreci yöntemlerle yapılması gerektiğini ifade etti: “Güneş enerjisi var, başka sistemler var. Neden burada HES yapılıyor?”
Olmayan Suya HES Projesi
Doyran Deresi, yılın yalnızca üç ayında su akıyor ve geri kalan sürede neredeyse tamamen kuruyor. Buna rağmen 8 MW gücünde bir HES yapılması planlanıyor. Projeye göre, suyun 850 metre yükseklikten bırakılmasıyla enerji üretilecek. Ancak halk, suyun yetersiz olduğunu, bu HES’in çalıştırılması için civar köylerin yaz boyunca susuz kalacağını söylüyor. Köylüler, toplantıya “Olmayan suya HES olmaz” yazılı pankartlarla katılarak projeye karşı çıktılar.
Avukat Koç: “Ciddi Tarımsal Zararlar Olacak”
Toplantıda konuşan Avukat Tuncay Koç, şirketin projeyi hayata geçirebilmek için yamaçları tıraşlayacağını ve bu işlemin civar köylerde toz kirliliğine neden olacağını belirtti. Bu durumun tarımsal faaliyetleri olumsuz etkileyeceğini ve bölgede büyük zararlar yaratacağını ifade eden Koç, HES projesinin çevreye vereceği zararların telafisinin mümkün olmadığını vurguladı.
Halkın Direnişi ve Bakanlığa Güvensizlik
Koç ayrıca, Türkiye’de son 30 yılda 86 bin ÇED başvurusundan sadece 77’sine olumsuz karar verildiğini hatırlatarak, bakanlıklardan çevreyi koruyacak bir adım beklemenin yanıltıcı olabileceğini söyledi. “Halk kendi toprağına sahip çıkmazsa, bakanlıklardan umut yok” diyen Koç, halkın topraklarını ve doğal kaynaklarını koruma mücadelesini kendisinin üstlenmesi gerektiğini belirtti.
AKP’nin Projeye Karşı Konumlanması
Yerel halkın güçlü direnişi, HES projesine dair siyasi dengeleri de değiştirdi. AKP’nin bölgedeki güçlü desteği, parti yetkililerini de bu projeye karşı tavır almaya zorladı. Toplantıya katılan AKP Konyaaltı İlçe Başkanı Tayfun Bayar, “Hiçbir vatandaşımızın mağdur edilmesine müsaade etmeyeceğiz. Bu projenin karşısındayız,” diyerek halkın yanında olduklarını belirtti. Ancak Bayar’ın bu sözleri, toplantıya katılan halkın tepkisiyle sık sık kesildi. Halk, projeye tamamen son verilene kadar direnişi sürdüreceklerini açıkça ifade etti.
Antalyalılar, Doyran Deresi’ne yapılması planlanan HES projesine karşı güçlü bir direnç gösteriyor. Su kaynaklarının korunması, tarımsal faaliyetlerin devamlılığı ve bölgedeki doğal yaşamın sürdürülebilirliği adına yürütülen bu mücadele, sadece yerel değil, aynı zamanda ulusal düzeyde de dikkat çeken bir çevre mücadelesine dönüşüyor. Toprağını ve suyunu korumak için birleşen halk, HES projelerinin telafisi olmayan zararlarına karşı koymaya kararlı.