Ortadoğu, on yıllardır süren siyasi gerilimler, savaşlar ve askeri müdahalelerle dünyanın en istikrarsız bölgelerinden biri olmuştur. İran, İsrail, Suudi Arabistan, ABD ve diğer birçok küresel güç arasındaki karmaşık ilişkiler, bölgeyi sürekli bir savaş tehdidi altında tutmaktadır. Bu gerilimler ve çatışmalar, anarşistler için devlet temelli şiddetin, emperyalizmin ve kapitalizmin yıkıcı sonuçlarının açık bir örneğini oluşturur. Dünyadaki anarşist hareketler, Ortadoğu’daki krizleri ve savaşları, sadece bölgesel değil, küresel bir sorun olarak değerlendirirler ve genellikle şu noktalar üzerinde dururlar: militarizmin reddi, halkların dayanışması, devletlerin baskıcı doğası ve özgürlükçü bir düzenin gerekliliği.
Militarizmin Reddi: “Savaş, İktidarların Çıkarıdır”
Anarşist düşüncenin temel ilkelerinden biri, militarizme ve devlet temelli şiddete karşı durmaktır. Emma Goldman gibi klasik anarşistler, savaşların hiçbir zaman halkın çıkarına olmadığına, aksine devletlerin ve sermaye sınıfının güçlerini pekiştirmek için kullanılan araçlar olduğuna dikkat çekmiştir. Bu perspektif, Ortadoğu’daki mevcut krizleri de anlamlandırmanın anahtarını sunar. Anarşist yazarlardan Noam Chomsky, Ortadoğu’daki savaşların, ABD gibi emperyalist güçlerin petrol ve stratejik kaynaklara erişimini sağlamak için kışkırtıldığını belirterek, “Bu savaşlar halklar arasında değil, devletlerin çıkarları doğrultusunda yürütülen stratejik hamlelerdir” diye vurgulamıştır.
Bu açıdan bakıldığında, İran’ın İsrail’e karşı başlattığı füze saldırıları ya da İsrail’in Filistin’e yönelik operasyonları, halkların değil, devletlerin çıkarları için yürütülen eylemler olarak görülür. Her iki tarafın da bu savaşları halkın güvenliği veya refahı için meşrulaştırma çabaları, anarşistlerin gözünde militarizmin klasik bir örneğidir. Bu bağlamda, dünyadaki anarşist hareketler, Ortadoğu’da yaşanan çatışmaları, devletlerin güçlerini koruma ve genişletme hamlelerinin bir sonucu olarak değerlendirirler.
Halkların Dayanışması: “Sınırlar, Savaşları Meşrulaştırmak İçindir”
Anarşistler, devletlerin çizdiği sınırların insanları böldüğünü, milliyetçilikle halkları birbirine düşman ettiğini savunurlar. Ortadoğu’daki savaşlar da bu sınırların en somut yansımalarıdır. Savaşın tarafı olan devletler, kendi halklarına diğer halkları düşman göstererek savaşı meşrulaştırmaya çalışır. Oysa anarşistler, devletlerin bu yapay düşmanlıkları üzerinden halkları birbirine karşı kışkırttığını, asıl hedefin halklar arasındaki dayanışmayı yok etmek olduğunu savunurlar.
ABD’deki anarşist bir grup olan CrimethInc., Ortadoğu’daki çatışmaları değerlendirirken şu noktaya dikkat çekiyor: “Devletler, sınırların ardına gizlenerek halkları birbirine düşman etmeye çalışıyor. Ancak gerçek çözüm, halkların birbirine karşı değil, birlikte dayanışma içinde hareket etmesindedir. Savaşları durdurmanın yolu, sınırları ve devletlerin gücünü reddetmekten geçer.”
Bu bakış açısı, anarşistlerin savaşa karşı direniş ve halkların dayanışmasını öne çıkardıkları bir perspektifi ifade eder. Anarşist düşünce, insanların kimlik, etnik köken ya da din gibi kimlikler üzerinden değil, sınıfsal dayanışma ve ortak özgürlük arayışı çerçevesinde bir araya gelmesi gerektiğini savunur. Ortadoğu’daki savaşlar, anarşistlere göre halkları bölüp sömüren devletlerin kurduğu düzenin bir sonucudur ve ancak bu düzenin kökten reddedilmesiyle son bulabilir.
Devletlerin Baskıcı Doğası: “Savaş, Devletin Devamıdır”
Anarşist düşünürlerden Pyotr Kropotkin, devletlerin varlığının özünde baskıya dayandığını ve bu baskının genellikle savaşlar aracılığıyla meşrulaştırıldığını ifade etmiştir. Ortadoğu’daki devletler arasındaki savaşlar da, anarşistler tarafından bu teorinin somut bir örneği olarak görülür. Devletler, halkları savaşa sürükleyerek kendi otoritelerini güçlendirir ve toplum üzerindeki kontrollerini artırırlar. Özellikle İsrail ve İran gibi devletlerin birbirlerine karşı yürüttüğü askeri operasyonlar, bu iktidarların halklarına yönelik baskıcı politikalarını daha da derinleştirir.
ABD’li anarşist yazarlardan Howard Zinn, “Savaş, devletin halk üzerindeki gücünü artırmanın bir yoludur. Savaş zamanında insanlar devletin otoritesine daha çok boyun eğer çünkü savaşın bir güvenlik sorunu olduğuna inandırılırlar” diyerek bu durumu açıklamıştır. Zinn’e göre, Ortadoğu’daki savaşlar da bu mekanizmanın bir parçasıdır. İran’da halk, savaş tehdidi altındayken, hükümetin baskıcı politikalarını sorgulamaktan uzaklaştırılır. Aynı şekilde İsrail halkı da, sürekli bir tehdit algısıyla militarist politikaları desteklemeye zorlanır.
Özgürlükçü Bir Düzen Arayışı: “Devletlerin Ötesinde Barış Mümkün”
Anarşist düşüncenin temelinde, devletlerin olmadığı, özgürlükçü ve eşitlikçi bir toplum inşa etme ideali yatar. Bu bağlamda, anarşistler Ortadoğu’daki savaşların sona ermesinin, yalnızca mevcut devletlerin yıkılmasıyla mümkün olabileceğini savunurlar. Devletler, varlıklarını sürdürdükçe savaşlar da kaçınılmazdır çünkü bu sistemin temeli, güç ve iktidar üzerine kuruludur. Anarşistler, bu düzenin yıkılıp yerine, barışçıl ve dayanışmacı bir toplumun kurulması gerektiğini dile getirirler.
Yunanistan’daki anarşist bir kolektif olan Rouvikonas, Ortadoğu’daki savaşlara karşı yayımladığı bir bildiride şu ifadelere yer vermiştir: “Devletler, savaşsız var olamaz. Onların sınırları, bayrakları, orduları, halkların özgürlüğünü ve güvenliğini değil, kendi varlıklarını korumak içindir. Gerçek barış, devletlerin olmadığı bir dünyada mümkündür.”
Devletlerin Gölgelerindeki Savaşlara Karşı Halkların Dayanışması
Dünyadaki anarşist hareketler, Ortadoğu’daki savaşları ve krizleri sadece bölgesel bir sorun olarak değil, devlet temelli iktidar ve baskı düzeninin evrensel bir sonucu olarak görürler. Bu çatışmaların sona ermesi, anarşistlere göre, devletlerin ve militarizmin reddedilmesiyle mümkün olabilir. Halkların özgürlüğü, dayanışma içinde ve savaşsız bir dünyada mümkündür. Ancak bu da, mevcut düzenin köklü bir şekilde sorgulanması ve reddedilmesiyle sağlanabilir. Anarşistler, savaşların yarattığı yıkıma karşı, halkların barış ve özgürlük için bir araya gelerek dayanışma içinde hareket etmesi gerektiğini savunurlar.